Page 46 - Anton Çehov'dan Seçme Hikayeler
P. 46
Anüta, tir tir titriyor ama bir yandan da tıp öğrencisi, onun
titrediğini görünce kömürle çizgi çizip par mağıyla vurmayı
bırakır, bundan dolayı belki de sınavı iyi veremez, diye kor-
kuyordu.
Kloçkov vurmayı bırakarak:
‒ Şimdi her şeyi açıkça anlıyorum, dedi. Sen şöyle otur da
kömür silinmesin. Ben de biraz daha ezberliyeyim.
Tıp öğrencisi, tekrar odada dolaşmaya, ezberlemeye ko-
yuldu. Anüta, göğsündeki siyah çizgilerle tıpkı dövmelenmiş
vahşileri andırıyordu. Soğuktan büzülmüş oturuyor, düşünü-
yordu. O zaten pek az konuşur, hep susar, boyuna düşünürdü.
Otel odalarında altı, yedi yıldır sürtmüş. Kloçkov gibi beş
kişi tanımıştı. Bugün hepsi de eğitimlerini bitirmişler, adam
olmuşlardı. Sonra, kibar insanlara yakışır bir şekilde onu
çoktan unutmuşlardı. Biri Paris’te oturuyordu, ikisi doktor
olmuştu, dördüncüsü ressamdı hatta beşincisi ise söyledikle-
rine göre profesör olmuştu. Kloçkov, altıncıydı. Yakında o da
üniversiteyi bitirir, adam olurdu. Şüphe siz geleceği parlaktı,
herhâlde büyük bir adam olur. Ama bugünkü hâli berbat mı
berbat: Tütünü, çayı yok, şekerse yalnız dört parça kalmış. İş-
lemeyi elden geldiği kadar ça buk bitirip işi verene götürmeli,
alacağı yirmi beş kapikle de biraz çay, biraz tütün almalıydı.
Kapının arkasından:
‒ Girebilir miyim, diye bir ses işitildi.
İçeriye ressam Fetisov girdi. Kloçkov’a döndü. Alnı üzeri-
ne dökülen saçları arasından vahşice bakarak:
‒ Sizden bir ricam var, dedi. Lütfedin de güzel baya nınızı
ANTON ÇEHOV’DAN SEÇME HİKÂYELER t