Page 201 - Azerbaycan'dan Masallar
P. 201
Günler aylar geçmiş. Küçük kızdan bir oğlan olmuş. Oğlanın alnı ay
dişleri inci, kâkülü altın gibiymiş. Öteki kardeşler kendi arasında konuş-
muşlar ki “Vay, padişah bizi öldürür. Küçük bacımız sözünde durdu, biz
sözümüzde duramadık, yalancı çıktık.” demişler.
Büyük bacı,
‒ Hiç çaremiz yok. Gel doğum ebesine para verelim. O, bu işi halleder,
demiş.
Bacılar ebeyi çağırmışlar, bebeği ondan alıp yerine de bir köpek yavru-
su koymuşlar. “Eşiniz bir köpek yavrusu dünyaya getirdi.” diye padişaha
haber gitmiş. Padişah büyük bir hırsla “Bu kadını götürüp derhâl hayvan
gübresine gömsünler.” diye emretmiş.
İki bacı ebeden aldığı bebeği sağ mı ölü mü, bakmadan hemen bir san-
dığa koyarak ırmağa bırakmışlar. Padişahın bahçıvanı ırmağın kenarında
geziniyormuş. Irmak dalgalanırken bir sandık görmüş. Sandığı ırmaktan
çıkarıp kapağını açmış. Bakmış ki içinde bir oğlan çocuğu var. Alnı ay, bir
kâkülü altın, bir kâkülü gümüş... Çabucak evine gelip karısına:
‒ Hanım kızımız vardı, bu da sana oğul... Oğlanın adını Sabah koy-
muşlar. Aradan bir iki yıl geçmiş. Bahçıvan vasiyet edip ölmüş. Ölürken:
‒ Benim yedi küp altınım var, onu oğluma verin, demiş.
Bir müddet sonra bahçıvanın karısı da ölmüş. İki öksüz kalmış. Sabah,
büyüyüp on beş yaşına gelmiş. Babalığından kalan küpleri çıkarmış, büyük
bir konak yaptırmış.
İki bacıdan söz edeyim size. Bacılar bakmışlar ki oğlan hayattadır.
Ebeyi bulup:
‒ Ey deli kadın! Sen oğlanı öldürmemiş miydin, demiş.
Kadın:
‒ Çoktan!
Büyük bacı elini beline koyarak:
‒ Ey edepsiz yalan söylüyorsun! O sağ selamet hayattadır. Gün doğan
tarafta bir konak diktirmiş ki padişahlara layık. Şimdi git, onu mahvet,
demiş.
200 • AZERBAYCAN’DAN MASALLAR