Page 390 - Türkiye'de Eğitim Bilimleri Tarihi Üzerinde Bir Araştırma
P. 390

362
                                TÜRKİYE’DE EĞİTİM BİLİMLERİ TARİHİ

                  “En  Önce  İlkokul  Programı,  sınıf  değil;  grup  esası  üzerine  dü­
              zenlenmelidir....  İlkokul  ihtiyaçlarını  en  iyi  karşılayacak  bir  öğretim
              programı düzenlenmesine girişilmeli, tek derslikli okullarda grup sistemi
              için  kurallar  bulunmalı,  iş  üniteleri,  köy  öğretmenlerinin  etkili  bir  bi­
              çimde  uygulayabileceği  gibi  düzenlenmelidir.  Yeni  hazırlanacak  prog­
              ramı  uygulayacak  ‘uygulama  öğretmenleri’nin  yetiştirilmesi  gereklidir.
              Her yerde olduğu gibi, Türkiye’deki  öğretmenler de,  sözden  çok,  bir ku­
              ramın  başarı  ile  uygulamasını  görmekten  yararlanırlar...  Öğretmen  ye­
              tiştiren  kummların öğretim programlarının da yeni  baştan düzenlenmesi
              gerekir.  Bu  iş  için  de,  özellikle,  insanın  büyümesi  ve  gelişmesi  ve  köy
              sosyolojisi üzerine kitap yazılması gerekecektir.
                  Bu büyük  sorunların ele alınmasının en etkili yolu, belki de dikkatle
              seçilen  kişilerden  oluşan  bir gurubu,  görevinde  izinli  sayıp,  yukarıdaki
              çalışmalarla meşgul olmak üzere görevlendirmektir.  Böyle bir grubu, ki­
              taplık  ve  danışma  hususundeki  kolaylıklardan  dolayı,  ABD’de  bir  üni­
              versiteye  göndermek  yararlı  olacaktır.  Bu  grup,  orada,  işlerinin  bas­
              kısından  uzak  olarak,  Türkiye’de  köy  okullarını  düzeltecek  ve  yardım
              sağlayacak olan program ve planlar üzerinde çalışacaktır.’’(^‘')
                  Raporda,  Prof.  V.K.  Wofford, özellikle öğretim yöntemleri  üzerinde
              durmuştur. Gözlediği okullarda öğretmenlerin, genellikle, üç yöntem kul­
              landıklarını görmüştür:

                  I     - Anlatma (takrir), 2 - Soru - Yanıt, 3 - Ezber. O, bu yöntemler için
              şunları  söylemiştir:  “Gerçekte,  bu  üç yöntem  birbiriyle çok yakından  il­
              gilidir.  İlgiyi,  ihtiyaçları  ve çocuklarda görülen  bireysel  ayrılıkları  inkâr
              eden  bir  düşüncenin  ürünüdür.  Bunlar,  çocuklardan  çok,  yetişkinlerin
              işine gelen yöntemlerin kabul edildiği bir öğretim biçimidir.
                  Çocuklar  hakkında  bildiğimiz  bir  şey  varsa,  o  da  onların  etkin  ve
              mütecessis  (gizli  olanı  arayan,  meraklı)  olduklarıdır.  Kendi  kendilerine
              arayıp  bulmaktan  hoşlanırlar.  Teşvik edildikleri  takdirde,  sorunları  çöz­
              mek  hu.susunda  meraklarını  gidermek,  sorulara  yanıt  bulmak  için  her
              türlü üzüntüye katlanırlar. Çocukların içgüdülerini anlamak  ve onları tat­
              min etmek, gelişmelerini  sağlayacak  işlerin  yapılmasında onlara yardım
             etmek  için,  iyi  bir  öğretmen  olmak  gerektir.  Herhangi  tek  bir  yöntem,
              hatta  iki  üç  yöntem  ya  da  tek  başına  anlayışlı  bir öğretmen,  çocukların
              ihtiyaçlarını  karşılayamaz.




             (25) A.R.e., s.  128-129.
   385   386   387   388   389   390   391   392   393   394   395