Page 291 - Mevlana'nın Eğitim Görüşleri
P. 291
Bizim varlığımız, üstümüzde dönen yedi gök değirmeninin
altında ezilmektedir; ezilmesi de gerekir. Dövülmeyen, öğütülmeyen şey
işe yaramaz; buğday, kahve, kına, sürme... gibi. Akıllılar da bu
dövülmemiş, ezilmemiş şeylere benzerler. Âşıklar bunlarla bu nedenle
uyuşamazlar, uzlaşamazlar. Akıllılar çok ihtiyatlı davranırlar, ölü
karıncadan bile çekinirler; âşıklar ise her şeye boş verirler, ejderhaya bile
1
çekinmeden saldırırlar, yok ederler .
Akıllılar âşıkların yanına gelmesin, çünkü âşıklar arasında akıllıya
2
yer yoktur. Akıl tutumlu, cimridir; aşk ise korkusuzcasına cömerttir .
Akıl da bir ışıktır, büyük bir güçtür; ama akıl ışığı, can ışığı sevgi ışığına
karşı çok kabadır. Akıl, belli bir iklimin sultanı olsa bile aşk darağacına
bir hırsız gibi asılır kalır. Akıl hem bildiktir hem yabancı; nasıl olur bu?
Kendini beğenir, kendine tapar o; bu benlik hastalığı da kutsuzluktur, bu
benlik topraktır. Madeni, mücevheri bulmak için ateşe girmek, erimek
gerekir. Işık ve ateş, zevk ve rahmettir.
“Medresemiz aşktır, müderrisimiz ululuk ıssı;
bizse bilgi elde etmeye uğraşan talebeyiz,
3
dersimizi tekrarlar dururuz."
Aşk akıldan çok bilgili, çok kurnaz, çok güçlüdür. Aşkın "fitneleri
karşısında akıl bir şey yapamadığı gibi, zaten aşk da akılı arar bulur ve
4
aşk zinciri ile kıskıvrak bağlar” . Aşka uğrayan akıl-fikir delirir, bu
dünyaya sığmaz, bırakır gider, dünya varlıkları, olayları, sıkıntıları ancak
aklı korkutur, onu tedbir almaya sevk eder; aşk için varlık evrenindeki
hiç bir şey korkutucu, ürkütücü değildir.
Aşk iki dünyayı da bir zerrenin içinde gizler; aşağılardaki ve
yücelerdeki bütün zerreleri dilediği şekilde kullanan odur. Aşkın gücü ve
tedbirleri karşısında akıl şaşırır, aptallaşır. Akıl bilgisi, aşk sarayına
giremez, hep o saraya ulaşan dehlizlerde kaybolur gider.
“Aşk deliliği, yüz binlerce evren dolusu akıldan
daha iyidir; çünkü akıl, baş davasına girişir,
5
aşkınsa ne başı vardır ne ayağı."
Başı olmadığı için hiçbir şeyle ilgisi kalmamıştır, hiç bir şeyden
çekinmez. Đnsan hiç bir şeyin farkında değildir.
“Kâse gibi denizin üstündesin de denizden
haberin bile yok; bir gör de bak, dalga her an
6
seni nasıl çalkalayıp oynatmada."
1
Dîvan-ı Kebîr, cilt 4. s.87 (750-752).
2
Dîvan-ı Kebîr, cilt 4, s.145(8. gazel).
3
Dîvan-ı Kebîr, cilt 4. s. 163(1497).
Dîvan (2). s.315(50. gazel).
4
Dîvan-ı Kebîr, cilt 4. s.350(3382-3383).
5
Dîvan-ı Kebîr.cilt3.s.110(893).
6
Dîvan-ı Kebîr, cilt 3. s. 110(899).