Page 96 - Anton Çehov'dan Seçme Hikayeler
P. 96

Ya sen, nasılsın? Herhâlde ba kanlıkların birinde daire müdü-
            rü falan olmuşsundur? Ha?
               Şişman:
               ‒ Hayır, dostum, biraz daha yükselt, dedi. Ben, şimdi
            müsteşar oldum. İki tane yıldız madalyam var.
               Zayıf birdenbire sarardı, taş kesildi. Yüzü dört yana çar-
            pıldı; yüzünden, gözlerinden kıvılcımlar saçılmaya baş ladı.
            Kendisi ezildi, büzüldü, kamburlaştı, küçüldü. Sır tındaki
            çantalar, bohçalar, karton kutular da büzüldü, bu ruştu. Ka-
            rısının zaten uzun olan çenesi daha çok uzadı; Nafanail, ha-
            zır ol vaziyetine geçti, dik yakalı ceketinin tüm düğmelerini
            ilikledi.
               ‒ Bendeniz, beyefendi hazretleri. Çok memnun ol dum,
            müşerref oldum. Denebilir ki çocukluk arkadaşı yız. Birden-
            bire böyle yükselmişsiniz. Hi-hi-hi...
               Şişman, yüzünü buruşturarak:
               ‒ Haydi canım, dedi. Bu tavırların burada yeri yok. Biz
            seninle çocukluk arkadaşıyız, aramızda rütbe farkı olamaz.
               Zayıf, daha çok büzülerek gülümsedi:
               ‒ Aman efendimiz, nasıl olur? Zatı devletlerinin lütufkâr
            dikkatlerine mazhar olabilmek, aciz bendeleri için tasavvuru
            imkânsız bir mutluluktur. İşte bu, beye fendi hazretleri, ben-
            delerinin oğlum Nafanail. Zevcem cariyeniz Luiza, Lüterci
            olmak hasebiyle.
               Şişman, bir şeyler söyleyerek karşı durmak istediyse de
            zayıfın yüzü kul kölelik, tatlılık, üstelik de aşırı saygı dan bir




                                    ANTON ÇEHOV’DAN SEÇME HİKÂYELER t
   91   92   93   94   95   96   97   98   99   100   101