Page 225 - Azerbaycan'dan Masallar
P. 225

Oğlan derhâl kemendi atın boynuna atmış. At o anda şaha kalkıp oğla-
                  nı çekmiş, oğlan doğrudan atın beline inmiş. At bir daha kalkmış ki oğlanı
                  yere vursun...
                     Oğlan:

                     ‒ Ey at! Süleyman aşkına dur!..
                     At, Hz. Süleyman adını işitince durmuş. Oğlan ona kırbacı vurup ba-
                  şını çevirmiş ve sürmüş. Ardından ne kadar bağırıp çağırdılarsa da oğlan
                  dönüp bakmamış ve atı sürmeye devam etmiş. Beş günde geldiği yolu iki
                  saatte geçip yaşlı ihtiyarın olduğu şehre gelmiş. Oradan da geçip üç yo-
                  lun kavşağına ulaşmış. Taşı kaldırıp altına bakmış ki yüzük hâlen orada.
                  Anlamış ki kardeşleri hâlâ dönmemişler. O da ortanca kardeşinin gittiği
                  yola dönüp atını sürmüş. Her gün bir yerde konaklayarak bir memlekete
                  gelmiş. Şehrin kenarında attan inip tüyünden biraz çekip cebine koymuş.
                  Kendisi şehre girmiş ve çok acıkmış, karnını doyurmak için bir yer bakın-
                  mış. Bir lokanta bulup içeri girmiş. Oturup çorba istemiş. Aşçı acemiymiş
                  ve çorbayı getirirken oğlan dikkatle bakmış ki bu kardeşiymiş. Ona,
                     ‒ Kardeşim bu hâlin ne, diye sormuş.

                     Kardeşi:
                     ‒ Kardeşim başaramadım, hiçbir şey bulamadım. Sonunda lokanta sa-
                  hibine yatak parası veremediğim için şimdi burada beni çırak olarak çalış-
                  tırıyor.
                     Oğlan onun borcunu ödeyip kardeşini lokantacıdan almış. Şehirden de
                  ona bir at almış ve sonra da kendilerine lazım olan şeyleri alarak şehrin ke-
                  narına gelmişler. Oğlan, cebinden Süleymani Arap atının tüyünü çıkartıp
                  yakmış. Süleymani Arap atı yıldırım hızıyla gelmiş. Her iki kardeş binmiş,
                  sürüp varmışlar üç yol ağzına. Taşın altına bakmışlar ki yüzük hâlâ orada.
                  Küçük kardeş ortanca kardeşe:
                     ‒ Kardeşim sen kal burada, ben büyük kardeşimizin ardından gideyim,
                  demiş.

                     Ortanca kardeş orada kalmış, bizim bu küçük yaramaz üçüncü yola
                  koyulmuş. Az gitmiş çok gitmiş, bir memlekete varmış. Orada büyük bir
                  köşk görmüş. Bu köşkün balkonunda bir kız oturmuş, kız öyle bir kız ki
                  güzelliği göklerden bahşiş istiyormuş sanki ama köşkün karşısında bir bö-
                  lük işçi de balçık temizliyormuş. Oğlan işçilere yaklaşmış ki sorsun baksın,
                  balkondaki kız kimdir? İyice yaklaşınca bir de ne görsün?! Büyük kardeşi



                  224 • AZERBAYCAN’DAN MASALLAR
   220   221   222   223   224   225   226   227   228   229   230