Page 59 - Manas Destanı
P. 59

bela, felaket getireceğim, oymağını, soyunu yağma edeceğim, bütün halkı-
                  nı kul köle, kızlarını cariye edeceğim. Ben bu düğünü berbat etmeye ha-
                  zırlanarak geldim. İnandığın, güvendiğin Manas’ı da yağma ederim, Burut
                  bunu böyle bil! Malını, servetini yağma edeceğim.” dedi.
                     Niskara, böyle tehditler savurduktan sonra, Konurbay ile Yolay’a da-
                  nışmaya geldi ve şöyle dedi: “Ey Yolay ile Konurbay, ahmak Burutlularla
                  hesaplaşalım. Törenine önem vermeyelim. Alplarını sınayalım. Alplarının
                  gücü zayıf olduğunu anlarsak törenine, merasimine bakmadan üzerlerine
                  saldırıp birini bırakmadan kıralım, imha edelim. Karşılık vermeyen kor-
                  kaklarını kul köle kılıp alalım.

                     Hanı böyle konuştuktan sonra adamları  yemeklerin pişirildiği “yer
                  ocak”lardaki kazanlara saldırıp yemekleri yağmaya başladılar.  Yemekleri
                  hazırlamakla görevli Kırgızların hepsi dağlara doğru kaçıştılar. Niskara bu
                  hareketi ile Kırgızların gösterecekleri direnme güçlerini öğrenmek istiyordu.
                     Niskara “aş” yerine toplanmış Kırgız alplarını tanıyordu. Burada bulu-
                  nan Er Koşay seksen beş yaşına gelmiş bir ihtiyardı. Eski gayreti, mücadele
                  gücü kalmamıştı. Ünlü Koşay’ın bu hâlini gören Niskara ona bakıp şöyle
                  dedi: “Burut’un Koşay’ında ne gibi hile ve güç kalmış? Öfkelensem, kızar-
                  sam bunun gibi seksen ihtiyarı yutabilirim ve doymam.”
                     Elaman oğlu Er Töştük’e keskin gözleri ile bakarak Niskara alaylı alaylı
                  şöyle konuştu: “Zavallı Töştük ne yapsın? Sağ omuzu geniş bir adammış...
                  Oyrat Kalmuklarını mağlup edecek kadar pehlivanlığı varmış. Büyük bir
                  alp imiş... Çarpışmaya değmez; vakti, zamanı geçmiş, vücudunda yağ kal-
                  mamış, bir kaşık kanı kalmış...”
                     Başından ayağına kadar silahlanmış olan Bıdayık oğlu Muzburçak ile
                  tokmak kadar Ağış’ı gören Niskara bunları adam yerine koymadan geçti,
                  gitti. Onları bırakıp Urum oğlu Gökbörü’nün yanına gelip ona çok önem
                  vererek dikkatle baktı ve onun hakkında çok ciddi konuşarak yanında-
                  kilere: “Her şeyi mükemmel bir alp. Bir arslan, büyük pehlivan olduğu
                  belli. Düşmanlarla çarpışıp büyük tecrübe elde etmiş bir savaşçı, kızıl kılıç
                  taşımaya layık bir kahramanmış. Bizim Çin askerleriyle kırk gün savaşma-
                  ya muktedir bir alp. Benim Yolay’ım ile Tüktü Taban Tükübay’ım onun
                  hakkından geleceklerdir.”
                     Mağrur, kendini beğenmiş Niskara, kalabalık arasından geçerken Kırgız
                  Kozubek Alp’ı görüp “‘Boş lakırdı edenlerden biri.” dedi. Malabeğ’i gördü-
                  ğünde “Bağlı tay gibi çırpınan biri.’” dedi. Endicanlı çatal sakal Sıncıbeğ’i
                  gördüğünde “Erkek karakarga gibi pısırığın biri!” dedi, geçti.



                  58 • MANAS DESTANI
   54   55   56   57   58   59   60   61   62   63   64