Page 10 - Mevlana'nın Eğitim Görüşleri
P. 10
O sırada Selçuklu tahtında oturan Alâaddin Keykubat, sûfilere
büyük bir hürmet duyuyor ve onları Konya'ya toplamak istiyordu. Bu
nedenle Lârende'de bilgi ve ışık saçmakta olan Bahaeddin Veled'i de
Konya'ya davet etti. Baha Veled burada da padişahın saray davetini kabul
etmedi ve Altunba (Altûn-Aba, Altunpa, Pembe Füruşan, Đplikçi
medresesi adlarını da almıştır) medresesine indi. Bu medresede daha bir
çok göçmen bilgin ve medrese öğrencileri de kalıyorlardı. Kısa sürede
Konya'nın ileri gelenleri Bahaeddin Veled'in müritleri olmaya başladılar.
Bunlardan Lala Emir Bedreddin Gühertaş, onun adına bir medrese
yaptırdı ve aile o medreseye taşındı.
Bahaeddin Veled, kısa bir süre sonra Konya'da öldü (ölüm tarihi
1231 veya 1234'tür). Celâleddin Muhammed, bir süre Seyyid
Burhaneddin Muhakkık-ı Tırmizî ile sohbet etti. Bu, onun ruhunun
olgunlaşmasında büyük rol oynadı. Tasavvufu ondan öğrendi, onun
gözetiminde halvetler çıkarttı. Seyyid Burhaneddin, onun
olgunlaştığından emin olduktan sonra, "zahir ilimleri" de öğrenmesi için
onu Halep'e gönderdi. Celâleddin Muhammed - Moğol baskısı nedeniyle
Halep, Şam gibi büyük islâm şehirlerine yerleşmiş olan ulemadan - zahirî
islâmî ilimleri de öğrenmeye başladı, iki yıl Halep'te kaldıktan sonra
Şam'a geçti. Onun Şam'da dört veya yedi yıl kaldığı rivayet edilmektedir.
Şam'da Mukaddemiye Medresesine yerleşen, Muhyiddin-i
Arabi’den de ders alan Celâleddin, orada - sonradan Şems-i Tebrizî
olduğunu anladığı bir yabancının, elini öpüp "Ey dünya sarrafı Mevlâna,
beni anla!.." diyen esrarengiz sözleri üzerine geri Konya'ya döndü.
Dönüşte Kayseri'ye uğrayarak, kendisini buradan Halep'e uğurlamış olan
Şeyhi Seyyid Burhaneddin'i de alarak Konya'ya getirdi. Gene onun
tasavvuf öğretisine girdi; halvetler çıkarmaya, riyazet oruçları tutmaya
başladı.
Bu eğitim dokuz yıl devam etti. Seyyid Burhaneddin'in sevdiği,
örnek aldığı kişi, Gazneli Hâkim Senayî idi. Celâleddin Muhammed'e de
böyle bir coşturucu gerekiyordu. Bu nedenle Şeyh, kendisinin
yetiştirmesinden emin olduktan sonra "senin iç evreninin aynası,
aydınlatıcısı, yakıcısı gelecektir" diyerek 1239 yılında Kayseri'ye gitti.
Aşağı yukarı bir yıl içinde de öldü.
Şeyhini kaybettikten sonra Mevlâna, beş yıl boyunca medresede
ders verdi. Bazen din bazen tasavvuf bilimleri alanındaki bu derslere bir
çok öğrenci katılıyordu. Halk ve öğrenciler onun bilgisine, konuşmasına,
davranış ve hükümlerine meftun oluyor; derslerini ve meclislerini
dolduruyordu.
Ancak bir gün Konya'ya Tebrizli Şems adlı bir derviş geldi.
Mevlâna'nın adını ve ününü duymuş olan bu zat, kafasındaki pek çok
soruların onun sohbetlerinde açıklığa kavuşacağını düşünerek buraya
gelmiş ve bir hana yerleşmişti. Gerçekten Mevlâna ile karşılaşmaları ve
dost olmaları da böyle bir sorunun açıklanması sırasında gerçekleşti. Bir
gün sokakta veya mecliste, Mevlâna'ya "Bir müşkülüm var. Hz.