Page 177 - Mevlana'nın Eğitim Görüşleri
P. 177
ışığının tertemiz olarak hayat verdiği düşünce vardır. Gözlerde, yüzlerde
parlayan ışığın yanı sıra gönüllerde ve akıllarda daha parlak olarak
dışarıya da aydınlık veren düşünce ışığı vardır.
Tanrı’nın ışığı Mûsâ Peygamber'in yüzünde öylesine parlıyordu
ki, yüzüne örtü örtmek durumunda kalmıştı. Tur dağı bile o ışığın
şiddetine dayanamıyordu. Đşte böylesine güçlü olan Tanrı ışığı, gene
Tanrı’nın gücü ile bir kandil gibi insanların gönüllerine yerleştirilmiştir.
Her insanın bedeninde, ışığı yerleri ve gökleri bile aydınlatacak kuvvette
bir ışık kaynağı, bir gönül vardır. Bu nedenle Allah bile, kendisinin yeri
1
olarak bu ışığın kaynağını, inanmış kulunun gönlünü göstermiştir .
Mevlâna, insanda düşünen merkez olarak genellikle gönlü kabul
etmiştir. "Kalp", "gönül" ve "can" kavramları birbirlerinin yerine de
kullanılmış ve bu kavramlar, kan pompalayan kalpten genellikle ayrı,
bedende yeri gösterilemeyen bir mevkie işaret etmiştir. Kur'ân-ı Kerim'de
(7/179) "kalpleri vardır, düşünemezler" ifadesi geçerken, Hz.
Muhammed de "insanların kalpleri, tek bir kalp gibi, Allah'ın iki
parmağının arasındadır; onları dilediği gibi çevirir" derken gönlü ve
Allah'ın gönülleri sürekli kontrol ettiği ve yönelttiğini açıklamıştır.
Mevlâna, Mesnevisinin bazı yerlerinde de düşünmeyi, canın bir
2
fonksiyonu olarak göstermiştir .
Đnsan ile düşüncenin, daha doğrusu beden ile düşüncenin
bağlantılarını ve değerini açıkça belirtmek için, Mevlâna, bir çok ikili
benzetmelerde bulunmuştur. Bir gazelinde su değirmeni örneğini
getiriyor. Gönül buğdaydır, insan bedeni de değirmendir; beden sanki taş,
o taşı çeviren su da düşüncelerdir. O değirmenin dönmesi için, su akıtan
3
da Tanrı’dır .
“Kim tabiat kuyusunda kalmışsa, ipe benzeyen
düşünceye sarılmaktan başka çaresi yoktur.
Fakat uçtu mu, ip bir işe yaramaz; adamakıllı
4
inanca kavuşunca 'sanmak' biter insanda."
dizeleriyle de, düşüncenin alelade insanlar için bir kurtuluş yolu olduğu,
ancak sevgi içinde yoğrulup âşık olduktan sonra düşünceye gerek
kalmadığı, tam teslimiyet gerektiği açıklanıyor.
Đnsan, manevî beslenmesine çok önem vermelidir; yağ
koyulduğunda yanarak aydınlık veren bir kandil, yağ yerine su konursa
söner, insanın manevî yönden aldığı gıdaların da, onun içindeki ışığı
söndürmemesi, daha da alevlendirmesi gerekir.
“Hiç buğday ekersin de arpa biter mi?
1
Mesnevi. 6/3065-3090. Ayrıca bak. 113-114
2
Mesnevi. 4/1883
3
Dîvan-ı Kebîr, cilt 4. s.142(1279-1283)
4
Dîvan-ı Kebîr, cilt 4. s.241 (2298-2299)