Page 234 - Mevlana'nın Eğitim Görüşleri
P. 234
çıkar. Evrenlerde, O'nun bilgisi dışında hiç bir şey yoktur ve hiç bir şey
2
1
olup bitmez . Yüce Tanrı, gizliyi de bilir, açığı da!
Evrende her varlığın kendine göre bir aklı, her oluşun bir mantığı
vardır. Varlıklar kendi aralarında bir akıl ve bilgi sıralamasına tâbi
tutulmuştur. Varlıklar içinde kendilerine en fazla akıl ve bilgi ihsan
edilmiş olan insanlar da kendi aralarında bilgi bakımından sıralanırlar.
Kur'ân'da “Dilediğimizin derecelerini yükseltiriz ve her bilgi sahibinin
3
üstünde, her şeyi bilen var” buyrulmaktadır .
4
"... muhakkak ki, Allah her şeyi duyandır, bilendir" , "Allah bilir,
5
siz bilmezsiniz" gibi âyetler Kur'ân-ı Kerim'in çeşitli sûrelerinde
geçmektedir. Ancak yüce Tanrı yarattığı varlıklara, kendi hayatlarını
sürdürecek ve kendilerine gerekecek kadar uzuv ve bilgi vermiş, geri
kalan bilgileri de kendi katında tutmuştur. Bilgi bakımından yarattıkların
en şanslısı insan olmasına rağmen, ondan da birçok bilgiler gizli
tutulmuştur. Đnsan eğer yüce Allah'ın” emirlerini dinler, onun ihsan ettiği
akıl ile çevresine, maddelere ve olaylara bakmasını, incelemesini bilirse,
pek çok bilgilere sahip olacaktır. Ancak bazı bilgiler, meselâ ruha dair
bilgiler gene de insandan gizlidir; bunların bilgisi insana bile
verilmemiştir.
Gözlerde, gönüllerde ışık olduktan sonra insanlar varlıkların ve
olayların ardındaki bazı sırları görebilirler, fakat canı göremezler.
Kur'ân'da da "Ve sana ruhu soruyorlar. De ki, ruh Rabbimin emrindedir,
6
zaten de size pek az bir bilgiden başka bir bilgi verilmemiştir"
buyrulmaktadır. Bütün sırları her zaman perdesiz olarak gören Tanrı,
yarattığı şeyler içinde en gizli olarak insan ruhunu yaratmıştır. Tabiatta
var olan her şeyin sırrını gören gözlere, duyan kulaklara anlayabilecekleri
oranda açmıştır da, "O benim emrinde ve işimdedir” diye insan ruhunun
bilgisini mühürlemiştir.
Tanrı, istediği varlığa istediği kadar bilgi verir. "Hiç kimse O'nun
7
ilminden, O'nun isteğinden fazla ihata edemez." Kaldı ki, varlıklara ve
olaylara her an hâkim olduğundan, insan bilgisini ona bağlı olmak
durumundadır. Bir nesne veya olaydan birtakım özellikler duyu
organlarınca alınıp beyinde bilgi-işleme tâbi tutulup berraklaştırıldıktan,
hele ve kavramsallaştırıldıktan, hele dil ile ifade edildikten sonra hâlâ
aynı özelliklerini koruyamazlar. Çoğu zaman duyu organlarımızda ve
hafızamızda sadece izler kalır; o izler oluştuğunda, izleri oluşturan
etmenler çoktan geçmiş ve yerini yeni etmenlere bırakmıştır.
Algıladığımız her şey, çoktan başka bir şey olmuştur. Kaldı ki, bize
1
Kur'ân-ı Kerim. 6/59 3)
2
Kur'ân-ı Kerim. 87/7 4)
3
Kur'ân-ı Kerim. 12/76 5)
4
Kur'ân-ı Kerim. 2/181 6)
5
Kur'ân-ı Kerim. 2/216
6
Kur'ân-ı Kerim. 17/85.
Mesnevi. 1/8:6/2883-2886
7
Kur'ân-ı Kerim. 2/55.
Dîvan (2). s.39(525), 335(4308-4309).