Başbakan Yıldırım, Bakan Yılmaz ve Beraberindeki Öğretmenleri Kabul Etti
1090
11:40
25.11.2016

Başbakan Binali Yıldırım, Çankaya Köşkü´nde Öğretmenler Günü dolayısıyla verdiği öğle yemeğinde, Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz ve beraberindeki 81 ilden gelen öğretmenlerle bir araya geldi.

Başbakan Yıldırım, Türkiye´nin mutlu ve aydınlık geleceğinin tohumlarını atan öğretmenlerle bir arada bulunduklarını belirterek, okullarını, sıcacık bir yuvaya çeviren, yüzlerce anne babanın yüreğini yüreğinde taşıyan, engin gönüllü öğretmenleri misafir ettiklerini vurgulayarak, "Geleceğin mimarları, bugün bizim misafirimiz oldular. Burada bizimle birlikte olamayan bütün öğretmenlerimiz de inanıyorum ki gönülleriyle burada, bizimle birlikteler. 65. Hükümet´in başbakanı olarak, Cumhuriyetin 93. yılında yeni bir Öğretmenler Günü´nü sizlerle beraber kutlamaktan, büyük bahtiyarlık duyuyorum." diye konuştu.

Öğretmenlerin, hayatın tamamı için çok önemli ve temel bir görevi ifa ettiğini anlatan Başbakan Yıldırım, şunları söyledi: "Bilgiyi siz üretiyor, genç kuşaklara, öğrencilere, yarının yetişkinlerine siz aktarıyorsunuz. Değerlerimizi siz öğretiyorsunuz, öğrencilerimizin zihinsel ve duygusal olarak gelişmesine, bu büyük değişime ayak uydurmasına öncülük ediyorsunuz. Hiçbir meslek yok ki hayatımızdaki etkileri öğretmenlik kadar büyük bir yerde olmasın. Hepimizin geleceğini belirleyen belirli dönemler, belirli insanlar vardır. Bugün hiçbir vatandaşımız yoktur ki öğretmenlerini bir tebessümle hatırlamasın ve onu hayırla yad etmesin. Herkes, her şey unutulur ama hayatımıza dokunan öğretmen asla unutulmaz." 

 

"Bu mesleğin nasıl yüksek bir fedakarlıkla yapıldığına şahit oldum"

İlkokul birinci sınıf öğretmeninin adını hatırlamayan kimsenin bulunmadığını kaydeden Başbakan Binali Yıldırım, konuşmasına şöyle devam etti: "Eşim Semiha Hanım öğretmen olduğu için, öğretmenlerin ruh dünyasını da az çok öğrenme fırsatım oldu. Bu mesleğin nasıl yüksek bir fedakarlıkla, yüce bir gönülle yapıldığına yakından şahit oldum. İnsana, insanlığa büyük emeği geçen bütün öğretmenlerimize buradan en kalbi şükranlarımı sunuyor, bütün öğretmenlerimizin ellerinden öpüyorum. Böyle yüce bir görevi, azimle gayretle yürüttüğümüz için hepinize, milletin adına müteşekkirim. Bu cennet vatanın çocuklarını geleceğe hazırlayan, bu ülkenin çocuklarını bilgiyle donatan, onlara sevgi ve şefkat öğreten, adaleti ve merhameti anlatan, her öğrencinin ruhuna eğilen bütün öğretmenlerimiz başımızın tacıdır. Allah hepinizden razı olsun." Yıldırım, günümüzde eğitimin bir ülke ve millet için ne derece hayati öneme sahip bulunduğunun bilincinde olan bir yönetim olduğunu belirterek, "Eğitime yapılan yatırım, ülkenin geleceğine yapılan bir yatırımdır." dedi.

 

"En büyük yatırımı eğitime yaptık"

Başbakan Yıldırım, "Bina yaparsınız, fabrika yaparsınız, taşa toprağa yatırım yaparsınız. Bunların ömrü bellidir, 30 yıl, 40 yıl, 50 yıl, köprü yapsanız bile. Ama insana yatırım yaparsanız, bu ömür nesilden nesile devam eder." ifadesini kullandı. 2002 yılından itibaren eğitime öncelik verdiklerine işaret eden Yıldırım, en büyük yatırımın eğitim alanına yapıldığını vurguladı. Eğitim noktasında, geçmiş dönemlere göre çok önemli fark oluşturduklarını anlatan Başbakan Yıldırım, konuşmasına şöyle devam etti: "Bizim hükümetlerimizde artık bütçede en büyük payı savunma almıyor, eğitim alıyor. Bu, Türkiye´nin geleceği noktasındaki hassasiyetimizin en bariz, en açık göstergesidir. Geçen 14 yılda eğitim hayatımızın nereden nereye geldiğine bakarsak, bu hassasiyetin somut sonuçlarını rahatlıkla görürüz. 2002´de eğitime ayırdığımız bütçe sadece 10 milyar lira, bugün 2017 bütçesi 122 milyar 500 milyon liraya çıktı. Tam 12 kat artış. Bugün yaklaşık 1 milyona ulaşan öğretmeni, 20 milyon öğrencisiyle büyük bir aileyiz. Eğitim camiamızın insan sayısı, dünyadaki birçok ülkenin nüfusundan daha fazla. Bununla elbette gurur duyuyoruz ve doğru yolda ilerlediğimizden eminiz." 

Başbakan Yıldırım, eğitim kalitesinin yükseltilmesi, öğrencilerin eğitim hakkını şartsız elde edebilmesi için birçok düzenlemeye imza attıklarına işaret ederek, 14 yılda 300 bine yakın yeni derslik inşa ettiklerini, okulları bilişim sınıflarıyla donattıklarını aktardı. 14 yıl içinde 561 bin öğretmenin atamasını gerçekleştirdiklerini bildiren Yıldırım, "3 bin 300 engelli kardeşimizi ve 950 milli sporcumuzu meslek hayatına kazandırdık, öğretmen yaptık. 2,5 milyar ders kitabını ücretsiz olarak dağıttık. Türkiye´de ilk defa sosyal bilimler ve spor liselerini hayata geçirdik." değerlendirmesinde bulundu.

 

 

“Eğitimde seferberlik başlattık”

Başbakan  Yıldırım, eğitimde atılan adımlara değinerek, yabancı öğrenci sayısı bin 300´ü bulan uluslararası imam hatip okullarının faaliyet gösterdiğini, Türkiye Maarif Vakfı´nın kurulduğunu, zorunlu eğitim süresinin 4+4+4 olarak 12 yıla yükseltildiğini belirterek, temel eğitimden orta öğretime geçiş sistemini başlattıklarını, Kur´an-ı Kerim ve siyer derslerini seçmeli olarak okuttuklarını, farklı dillerde eğitimin önünü açan düzenlemeler yaptıklarını ifade etti.

Yıldırım, "Mesleki ve teknik eğitim reformu hayata geçti. Meslek liselerinde uygulanan o garabet kat sayı adaletsizliğini sona erdirdik. Üniversiteye girişteki okul katkı puanlarını ortadan kaldırdık. Üniversite harçlarını kaldırdık. Üniversitesiz hiçbir ilimiz kalmadı. Birçok ilimizde bugün birden fazla üniversitemiz hizmet veriyor." ifadelerini kullandı. Göreve başladıkları ilk anda çocukların okullaşması için adeta bir seferberlik başlattıklarını vurgulayan Yıldırım, "Özellikle kız çocukları için ´Ana-Kız Okuldayız´ ve ´Haydi Kızlar Okula´ gibi kampanyalarla 1,5 milyon kız çocuğumuz ve kadınlarımızı okul sıralarıyla buluşturduk." diye konuştu.

 

"2019 yılının sonuna bütün okullarda tam gün eğitime geçilecek"

Başbakan Binali Yıldırım, önümüzdeki dönemde okul öncesi eğitimi de zorunlu hale getireceklerini ifade ederek, son 14 yılda yüzde 50´nin üzerinde okul öncesi eğitim verilmeye başlandığını anlattı. 2019 yılının sonuna kadar sabahçı-öğlenci uygulamasını tamamen ortadan kaldıracaklarını bildiren Yıldırım, bütün okullarda tam gün eğitime geçileceğini kaydetti. Başbakan Yıldırım, beşinci sınıflarda yabancı dil eğitimine ağırlık vereceklerini ve yabancı dil öğretimindeki kalitenin daha da artırılacağına işaret ederek, sözlerine şöyle devam etti: "Bildiğiniz gibi başlattığımız bir Fatih Projesi var. Artık Fatih Projesi ile okullarımızda, sınıflarımızda, akıllı tahtalar var, internet bağlantısı var. Şu anda 433 bin sınıfta bu tahtalar yavrularımızın eğitimi için hizmet veriyor. Öğretmenlerimize ve öğrencilerimize tablet bilgisayar dağıtımı başladı. Bugüne kadar 1,5 milyon tablet bilgisayar dağıttık. Artık dünyanın neresinde olursa olsun bilgiye öğrencilerimiz bir tuş mesafesinde. Okulda öğretmeninin anlattığı konunun videosunu tabletinde, evinde izleyebilecek. Köy okullarındaki bir öğrencimizle, Ankara merkezindeki bir kardeşimizin aynı bilgiye, aynı anda ulaşmasının yolunu açıyoruz. Bu sistemi dünyada bir çok ülke henüz başlatamadı. Bu anlamda da Türkiye, Fatih Projesi´yle bilişimle eğitimin, bilişimle öğretimin kapılarını okullarımıza açmış oldu."

 

"Şükürler olsun o günler geride kaldı"

Başbakan Yıldırım, geleceğin bilişimde olduğunu ve Türkiye´nin geleceği olan gençlerin bilgi toplumunun önemli bir parçası haline geleceğini belirtti. Eğitim alanında öğrencilere sunulan imkanların dünyada dikkat çekmeye başladığını aktaran Yıldırım, okullardaki kara tahtalı günleri anımsatarak, "Şükürler olsun o günler geride kaldı. Artık internete bağlanan, sayısal ekranlara sahip akıllı tahtalarımız okullarımızda yerini aldı. Sadece bu örnek bile eğitimde nereden nereye geldiğimizin açık bir göstergesi." dedi.

 

"15 Temmuz şehitlerimiz arasında öğretmenlerimiz de vardı"

15 Temmuz´daki alçak darbe girişiminde 248 kahraman vatan evladının hayatını kaybettiğini, 2 bin 194 kişinin de gazi olduğunu hatırlatan Yıldırım, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: "Onlar arasında öğretmenimiz Yusuf Elitaş ve Ramazan Konuş da var. Bu şehit öğretmenlerimizin eşleri de bugün burada bizimle beraberler. Kendisi de bir öğretmen olan Hacer Hanım´ın konuşmasını hep beraber dinledik, çok duygulandırıcı, hepimizi o günlere, o karanlık geceye götüren hikayesini dinledik. Onlar, bir kalkışma var sedasını duyunca ´Korkmayın, öleceksek bugün ölelim´ diyen, ana, eş ve çocuklarla beraber, gecenin karanlığında, bu ülkenin geleceği için, bu ülkenin bayrağı için, bu vatanın selameti için hiç tereddüt etmeden meydana indiler. Tıpkı diğerleri gibi. Ve aynı şekilde Yusuf Elitaş öğretmenimiz de meydanlardaydı. Onlar şehadet şerbetini içti, bu ülkeyi alçaklara teslim etmediler. Gerek bölücü terör örgütüyle mücadelede, gerek 15 Temmuz darbe kalkışmasında hayatını kaybeden, şehadet şerbetini içen bütün şehitlerimize Allah´tan rahmet diliyorum, mekanları cennet olsun. Gazilerimize hayırlı, uzun ömürler diliyorum."

 

"Tahtaya yazdığınız her harf Türkiye´nin geleceğine değer kattı"

Atandığı görev yerine giderken bölücü terör örgütünün saldırısı sonucu şehit düşen öğretmen Oğuz Uysal´a da Allah´tan rahmet dileyen Başbakan Yıldırım, bu ülke için hayatını veren, şehadet şerbeti içen bütün binlerce vatan evladını rahmetle andıklarını bildirdi. Yıldırım, şunları söyledi: "Biz ne kadar okul, ne kadar derslik yaparsak yapalım, en iyi teknolojilerle sınıflarımızı donatalım, eğer sizler olmazsanız bunların hiç bir karşılığı olmaz. Bugüne kadar tahtaya yazdığınız her harf, deftere düştüğünüz her not Türkiye´nin geleceğine bir değer kattı. Sınıflarımızda, okullarımızda yankılanan her ses, yarınlarımıza da yankı bulmaya devam edecek. Vaktiyle o kara tahtaya yazılanları okumuş, öğrendiklerini defterine yazmış küçük bir öğrenciyken öğrendiklerim, bugüne kadar yürüttüğüm görevlerde benim en kıymetli hazinem olmuştur." 

Çocuklara tarihin, milli kültür ve değerlerin öğretilmesi konusunda daha titiz olunması çağrısında bulunan Yıldırım, "Çocuklarımız eleştirel düşünebilmeli, karşılaştıkları gelişmeleri çok yönlü değerlendirebilmelidir. Farklılıklara saygı duymayı, her farklı düşüncenin kültürümüze, medeniyetimize zenginlik kattığı bilincinde olmaları çok ama çok önemli. Demokrasi bilincinin, vatan sevgisinin, bayrak sevgisinin güçlenmesi için ilk adımın öğrencilik yıllarında atılması gerekiyor. Sizlerin demokratik tavrı ve örnekliği çocuklarımızda kalıcı bir davranışa mutlaka dönüşecektir." değerlendirmesinde bulundu.

Başbakan Binali Yıldırım, konuşmasında insan hakları konusunu önemsediklerini, her çocuğun insan hakkı bilinciyle yetişmesi ve hakkına sahip çıkabilmesi gerektiğine işaret eden Yıldırım, "Çocuklarımız hem evrensel olanı hem de yerel olanı birlikte öğrenmeli, birlikte değerlendirmeli. Yeniye ve yeni olana açık, öğrenmekten, araştırma yapmaktan zevk alan, kitapları bir arkadaş, bir dost bilen öğrenciler mutlaka bizim geleceğimizdir. Her çocuk, biriciktir her çocuk, keşfetmeyi bekleyen bir evrendir. Çocuklarımızın ilgi ve yeteneklerinin keşfedilmesinde en büyük rehberlik görevi şüphesiz sizler ve anne babalardır." ifadesini kullandı.

 

 

"Bu meslek bir sevda işidir"

Öğretmen ve öğrencilerin eğitim piramidinin en tepesinde yer aldığını ve Milli Eğitim Bakanlığının her türlü hizmet ve desteği vermek için hazır olduğunu vurgulayan Yıldırım, şöyle devam etti: "Öğretmenlerimize hak ettiği değeri vermek için elimizden gelen tüm gayreti gösteriyoruz. Bu meslek bir sevda işidir, işine aşık olmayan başarılı olamaz. Para her şey değil, madde her şey değil. Yaptığımız işi severek yapacağız, memleket, vatan sevgisi olarak göreceğiz. Bugün bölücü terör örgütünde gözünü kırpmadan toplulukların içerisine girip kendini patlatarak, insanların hayatını yok eden, devletin silahını, tüfeğini, uçağını, helikopterini alarak, vatandaşlarımızın üzerine gözünü kırpmadan ateş açanlar, şüphesiz bizim amaçladığımız, bizim yetiştirdiğimiz öğrenciler değiller. Demek ki bir yerde eksik bıraktığımız bir şey var. Onu mutlaka bulmalıyız ve telafi cihetine gitmeliyiz."

Başbakan Yıldırım, hiçbir öğretmenin amacının insanları öldüren, vatanına, ülkesine ihanet eden yarının yetişkinlerini eğitmek olmadığını dile getirerek, "Sizin amacınız ülkemizi müreffeh yarınlara taşıyacak, Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal’in hedef gösterdiği muasır medeniyetler seviyesine çıkaracak öğrenciler yetiştirmektir." dedi. Bu noktada herkese görev düştüğünün altını çizen Yıldırım, "Hükümet olarak bizlere, eğitim camiamızın en seçkin kişileri olarak siz öğretmenlerimize çok büyük ama çok büyük görev ve sorumluluk düşüyor. Baş aktör daima sizlersiniz, çocuklarımızın hayatında en önemli rolü siz oynuyorsunuz. Siz nasıl şekillendiriyorsanız çocuklar, yarına o şekilde yürüyor. Bunun bilincinde olduğunuzdan eminim ve görevinizin hakkını vermek için her türlü fedakarlığı göstererek gayretle çalıştığınıza eminim." ifadelerini kullandı.

 

"Bu ülkenin hiçbir evladını kaybetmek gibi bir lüksümüz yoktur"

Tüm çocuklara bakışlarının aynı olduğunu vurgulayan Yıldırım, şunları söyledi: "Bu güzel ülkenin her evladı bizim için aziz bir emanettir. Bu ülkenin hiçbir evladını kaybetmek gibi bir lüksümüz yoktur. Eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak için var gücümüzle çalışıyoruz. Bu ülkenin bütün çocuklarına sahip çıkacak hiçbirini ne bölücülere ne Fetoculara asla ve asla kurban etmeyeceğiz, asla onlara bırakmayacağız. Hiçbir öğrencimiz ya da eğitim çalışanımız kökeni, kültürü, kimliği gibi sebeplerle dışlanmayacak her türlü ayrımcılığın daima karşısında olacağız. Birliğimizi, dirliğimizi, kardeşliğimizi bozmaya çalışan kötü niyetli yapılanmalara hiç ama hiçbir zaman prim vermeyeceğiz, fırsat vermeyeceğiz." Başbakan Yıldırım, "Terör örgütleri yakın geçmişte eğitim kurumlarımıza sızmak için çok gayret ettiler ama artık o günler inşallah geride kalıyor. 15 Temmuz´da ülke olarak yaşadığımız bu acıları bir daha yaşamamak için bütün terör unsurlarını eğitim kurumlarımızdan temizliyoruz, FETÖ’cüleri de bölücüleri de aranızdan çıkarıyoruz." dedi.

Türkiye´nin dört bir yanında değişik bölgelerde bin bir zorluklarla görev yapan öğretmenlerin emeklerinin büyük olduğunu ve üzerilerinde haklarının çok olduğunu dile getiren Yıldırım, "Öğrencisi ağladığında gözyaşını silen, pantolonu söküldüğünde diken, öğrencisi açken üzülen, tokken sevinen yine siz öğretmenlerimizsiniz. Öğrencilerimizin başarılarını anlatırken gözünün içi gülen yine siz değerli öğretmenlerimizsiniz. Okuluna namusu gibi sahip çıkan, yıkılan bahçe duvarını onaran, bahçeye çiçekler eken, duvarı süsleyen tüm öğretmenlerimize şükranlarımızı, teşekkürlerimizi sunuyoruz." diye konuştu.

Tüm emekli öğretmenlere de teşekkürlerini sunan Yıldırım, kendisinin ilkokul öğretmeni Galip Kumbar ile eşi Semiha Yıldırım´ın öğretmeni Turhan Çelik´in de davetliler arasında bulunduğunu söyledi. Göreve yeni başlayan genç öğretmenlere çıktıkları uzun ve meşakkatli yolculukta üstün başarı dileklerini ileten Yıldırım, "Okul sınırlarından kötülüğü def eden, iyilik tohumları eken, yarınları sevgiyle inşa eden siz değerli öğretmenlerimiz iyi ki varsınız. 14 Kasım 1928´de Başöğretmen unvanı alan Gazi Mustafa Kemal Atatürk´ü ve değerli silah arkadaşlarını, tüm şehitlerimizi sizlerin huzurunda şükranla minnetle yad ediyorum. Ebediyete intikal eden bütün öğretmenlerimize Allah´tan rahmet diliyorum." dedi.

Başbakan Yıldırım, 15 Temmuz gecesi şehit olan öğretmen Yusuf Elitaş ile Ramazan Konuş´a da Allah´tan rahmet dileyerek, "Özellikle Van depreminde kaybettiğimiz 75 öğretmenimizi de eğitim şehitlerimizi de bir kez daha rahmetle saygıyla anıyorum, mekanları cennet olsun. Terör nedeniyle Doğu´da Güneydoğu´daki şehit olan tüm öğretmenlerimizin emanetleri bizim emanetimizdir. Onların bıraktığı bu emanete el ele vererek mutlaka sahip çıkacağız. Çocuklarımızın ve ülkemizin geleceği siz değerli öğretmenlerimize emanettir. Allah yar ve yardımcımız olsun." diye konuştu.

Ortaokul son sınıf dönemindeki bir anısını anlatan Yıldırım, o dönemde öğretmen olmaya karar verdiğini, yatılı öğretmen okulu sınavlarına müracaat etmek için okul müdürlüğüne başvurduğunu söyledi. Sınava giriş için alınması gereken kağıdı göremediği için okul müdürüne gittiğini aktaran Yıldırım, okul müdürüne öğretmen olmak istediğini, sınav giriş belgesini almak için geldiğini söylediğini aktardı. Okul müdürünün kağıdı yırtıp çöpe attığını, kendisine "Sen öğretmen olmuyorsun, hadi git" dediğini dile getiren Yıldırım, "Çok şaşırdım, ağladım ve üzüldüm. O kadar çok istiyordum. Ama bazen sizin elinizde olmayan kader çizginiz, geleceğiniz değişebiliyor. Öyle bir olayı yaşadım. O yüzden öğretmenlerin insanın şekillenmesinde, hangi yola gideceğini belirlemesinde çok büyük katkısı, önemi var." şeklinde konuştu. Yıldırım, lisede okurken de fizik öğretmeninin mühendis olması için kendisini yönlendirdiğini belirtti.

Öğretmenlerin vereceği vizyon ve ufkun öğrencilerin geleceğini belirlediğini vurgulayan Yıldırım, şunları kaydetti: "Hiçbir öğretmenimiz ülkesini, bayrağını, milletini sevmeyen bir insanın yetişmesi için gayret göstermemiştir, buna yüzde yüz eminim. Ama önümüzde bir de böyle bir gerçeğimiz var. Demek ki bazı şeyleri gözden geçirmemiz, öz eleştiri yapmamız lazım, nerede hata yapıyoruz? Biz yöneticiler, siz öğretmenler olarak öğrencilerimizin sadece bilgi yüklü insanlar olarak değil, değerlerimizi, ülkemizi, milletimizi, geleceğimizi de inşa edecek altın nesiller olarak yetiştirilmesi için sihirli anahtar sizin elinizde, buna yürekten inanıyoruz."

 

Öğretmenlerin toplumdaki statüsü daha da yükselecek

Programda konuşan Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz ise, öğretmenlerin statüsünün yükseltilmesi için yaptıkları çalışmaları sürdürdüklerini belirtti. Bakan Yılmaz, "Sayın Başbakanım, öğretmeni en iyi siz anlarsınız. Çünkü ailenizde öğretmen var. Bana verdiğiniz ilk talimat öğretmenlerimizin toplumdaki durumunun, statüsünün, algısının yükseltilmesi için neler yapılması gerektiği konusunda bir çalışma yapılması olmuştu. Bu çalışmamız devam ediyor." diye konuştu. Eğitim ve öğretimi bir bütün olarak gördüklerini kaydeden Yılmaz, "İnsan mukaddesi olandır. Bize ait değerlerin gelecek kuşaklara aktarılması için değerler eğitiminin eğitim öğretim sistemimizin bütününde yer almasını sağlayacağız. Değerler eğitiminden yoksun bir eğitimin yeterli olmadığı aşikardır. Milletçe bunu gördük." ifadelerini kullandı.

Halk ozanı Kaygusuz Abdal´ın "Şu adem dedikleri / El ayakla baş değil / Adem manaya derler / Surat ile kaş değil" dizelerini hatırlatan Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti: "Ademdeki manayı ihmal etmemek eğitimin öncelikli görevlerinden biridir. Bunu da öğretmenlerimizle gerçekleştireceğiz. ´Kişi kendini bilmekle, irfan olmaz´ derler. Evlatlarımızın kendisiyle, değerleriyle, çevresiyle barışık olmasını sağlamak, onu mutlu kılmak yine eğitimle mümkün. Sayın Başbakanım, tüm eğitim kurumlarımıza ve öğretmenlerimize bir ek görev düşmektedir. Demokrasi tarihimizde kırılma noktası olan 15 Temmuz demokrasi destanının ve iradesinin gelecek kuşaklara aktarılması gerekir. Milletimizi ebediyen bu vatanda hür yaşatacak irade budur." Öğretmenlerin gününü kutlayan Bakan Yılmaz, emekli öğretmenlere sağlıklı ve uzun ömür diledi, ebediyete irtihal eden öğretmenleri ise rahmetle andığını bildirdi.

 

"15 Temmuz beni hayat arkadaşımdan ayırdı"

15 Temmuz´da şehit düşen Ramazan Konuş´un gazi eşi öğretmen Hacer Konuş da yemekte bir konuşma yaptı. 24 Kasım Öğretmenler Günü´nü önceden değişik şekillerde kutladığını, bu yılın ise kendisi için çok farklı bir yıl olduğunu belirten Konuş, "Şu an burada sizler birlikte olmanın hem gururunu ve heyecanını yaşıyorum, hem de biraz hüzünlü ve buruğum." dedi. Konuş, artık sadece görsel sanatlar öğretmeni olmadığını, şehit eşi, üç yetim annesi ve aynı zamanda gazi olduğunu da vurgulayarak, "Hayatımı iki parçaya bölen o gecenin adı, 15 Temmuz. 15 Temmuz beni eşimden, hayat arkadaşımdan, can yoldaşımdan, canımın diğer parçasından koparan o gece. 3 çocuğumu yetim, beni 40 yaşımda dul bırakan o gece. ´Sabah olacak mı´ dediğim o gece, o karanlık gece." sözleriyle duygularını aktardı. Eşi şehit düştüğünde hissettiklerini, "Kocasız kalmak mı zordu yoksa vatansız kalmak mı? Sordum kendime. Evlatlarım belki babasız büyürdü ama vatansız kalmak daha zordu." sözleriyle ifade eden Konuş, konuklar tarafından alkışlandı.

 

Çankaya Köşkü´nde duygusal anlar

Başbakan Yıldırım ve eşi Semiha Yıldırım´ın ev sahipliğinde Çankaya Köşkü´nde gerçekleştirilen programa, 81 ilden 380 öğretmen katıldı. Program öncesi Ankara Hacı Bayram Camisi İmam Hatibi Ahmet Karalı, Kur´an-ı Kerim okudu. Programda, öğretmenleri temsilen kürsüye gelen 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Ankara´da şehit olan Ramazan Konuş´un öğretmen eşi Hacer Konuş, o gece yaşadıklarını anlattı. Konuş´un, eşinin şehit olduğu anları paylaştığı sırada, Başbakan Yıldırım ve eşi Semiha Yıldırım, duygusal anlar yaşadı.

Bandırma´da yaşayan ancak tatil için Ankara´da bulunan çocuklarını almaya geldikleri gün, Fetullahçı Terör Örgütü´nün (FETÖ) darbe girişimine büyük kızı Rümeysa ve eşi Hacer ile el ele tutuşarak karşı duran Veteriner Hekim Ramazan Konuş, 15 Temmuz gecesi olay yerinde şehit olmuştu. Kızı Rümeysa ve eşi Hacer Konuş ise 15 Temmuz gecesi yaralanarak gazi olmuştu.

Yayın Tarihi: 25.11.2016