Page 110 - İçtimai Mektep
P. 110
1 0 2
mevzuudur. Sitenin tasavvur ettiği insaniyet»
Rönesans insaniyatçılarının insaniyeti olmadığı
gibi, Sitenin insaniyeti muassır telâkkilerimizin
zenginliğini tanımıyan bir insaniyetti [*].
İnsan fikri zaman ve mekânda hududunu,
vasıflarını değiştiren hakikî bir mevcudun fik
ridir. Şüphesiz ki terbiyecilerin hepsi teşekkü
lünü istedikleri insan enmuzecinin ismini tak
mamışlar ve terbiyenin gayesini «insan yetiştir
mek» diye tesbit etmişlerdir. Fakat bu insan
Fransız müellifinin anladığı umumî ve mücerret
insan değil, devrinin insanıdır. Montaigne ve
Rabelais’nin istediği ve beğendiği insan Orta-
zaman değerlerine karşı aksülâmel yapan
Rönesans enmuzeci bir insandır. Bu insan .ke
malini Honnête-homme tipinde buldu. Rous
seau ise romantik insan nümunesini tesis
etti. Locke’un gayesi muasır Gentleman’in ifa
desiydi. Şimdi yeni zaman mütefekkirleri mu
asır adamın simasını çizmeğe çalışıyorlar [* **].
Mürebbi gibi bir iş adamına lâzım olan model
bu gerçek tiplerdir. Muasır adam, kendisine
mahsus tipleri ve tekniği olan bir medeniyet
içinde yaşıyor. Bu medeniyet müşahhas ilim
den, müşahhas ahlâktan, müşahhas zevkten»
müşahhas devletten teşekkül ediyor. Mürebbiye
lâzım olan bu müşahhas ve gerçek mevcutların
müşahhas ve gerçek vasıflarıdır. Başka türlüsü
ne terbiyeciyi ne de mürebbiyi alâkadar etmez.
Mürebbiyi alâkadar eden terbiye, hüküm, mu
hakeme, zevk... terbiyesi değil, ilim, sanat, spor,
|*J L. Lévy Bruhl, La Morale et la science des moeurs.
[•*) C. Bouglé, Le Citoyen Moderne (du Sage antique
au Citoyen moderne).