Page 182 - Mevlana'nın Eğitim Görüşleri
P. 182

Mevlâna,  bazı  yerlerde  de  gönüldeki  düşüncelerden  dolayı  insanlara
                        uyarıda  bulunmaktadır.  Ona  göre,  gönül  düşüncelere  dalmayı  âdet
                        edinmiştir. Ama Allah, insanların gönüllerindeki her şeyi bilir, bu yüzden
                        gönle  kötü  düşünce  getirilmemelidir.  Đnsana  düşünceler  o  kadar  hâkim
                        olur  ki,  bazı  insanların  içindeki  kötü  huy  ve  düşünceler  dışarıya,  diğer
                        varlıklara  ve  insanlara  da  yansır.  Bu,  bir  suda  aksini  gören  bir  aslanın
                        kendi  kendisiyle  savaşmasına,  boğuşmasına  benzer.  Bir  çok  insan  da
                        kendini  iyi  değerlendiremediği  için,  dışarıyı  da  kendisi  gibi  görmekte,
                                                                            1
                        kendine  saldırmakta  ve  kendini  yaralamaktadır .  Aslanın  kendi
                        kendisiyle  savaştığını  anlaması  için  suyun  içine  düşmesi  yeterlidir,  ya
                        insan bunu nasıl anlayacaktır?

                               Gönül, düşünceler yurdudur; ama bu gönle aşk düşmediği zaman
                        olur. Gönle aşk düşünce oradaki bütün düşünceler, bütün tedbirler, bütün
                        sırlar  oradan  çekilirler.  Gönüldeki  aşk,  sadece  insanı  değil,  düşünceyi
                        bile kendinden geçirir, aklı sarhoş eder. Böyle bir anda düşünce, içinde
                        bulunduğu insanı, evreni ve hattâ kendisini bile düşünmekten vazgeçirir.
                        Düşünceyi  var  eden  zaten  bu  varlık  dünyasıdır.  Bu  varlık  dünyası,  bu
                                                                          2
                        şekiller, bu renkler, bu kokular da düşünceden doğar .

                               Allah  düşüncesi  ile  insanların  düşünceleri  karşılaştırıldığında,
                        aralarında  çok  büyük  farklılıklar  olduğu  görülür.  Varlığın  çok  çeşitli
                        kademeleri olduğu ve insanların genelde bu varlık kademelerinin en dış
                        düzeylerinde  takılıp  kaldığı,  eşyaları  ve  olayları  bir  türlü  olduğu  gibi
                        göremedikleri hususu üzerinde daha önce de durulmuştu. Eğer algılanan
                        her şey  algılandığı  gibi olsaydı,  gerçeğin anlaşılması çok kolay olurdu.
                        Ama görünen ve algılanan, varlık kademelerinden sadece bir tanesidir ve
                        bazen  gerçeği  hiç  de  yansıtmayabilir.  Hz.  Muhammed  bile  "Allahım,
                        bana  eşyayı  olduğu  gibi  göster"  diye  dua  ediyordu.  Bu  demektir  ki,
                        Tanrı, bazen iyiyi kötü, güzeli çirkin, doğruyu eğri göstermekte; canlılar
                        da buna kanarak tuzağa düşmektedirler. Đnsanlardaki düşünceler ne kadar
                        parlak olursa olsun, Allah'ın her şeyin gerçeğini kapsayan düşüncesinden
                        daha  iyi  olamaz.  Bu  nedenle  insan  hiç  bir  zaman  sadece  kendine
                        güvenmemeli,  her  zaman  Allah'ın  yardımını  ve  yol  göstermesini
                                  3
                        istemelidir .

                               Bir insanın varlığında küfür ve iman, iyi ve kötü, güzel ve çirkin,
                        doğru ve yanlış daima çekişmektedir; çünkü bu zıtların ait olduğu nefis
                        ve  yüce  duygular  insanların  içine  yerleştirilmiştir.  Đnsanı  dışardan
                        gelecek tehlikelere karşı korumanın çeşitli yolları vardır; bunda başarılı
                        da  olunur.  Fakat  içerden  gelecek  tehlikelere  karşı  insan  tamamen
                        korumasızdır. Bu içerden gelen tehlikeler nefis ve nefsin emrine girmiş
                        akıl  ve  düşüncelerdir.  Đnsanlar,  içlerindeki  bulanık  düşüncelere  esir
                        olurlar.  Bu  bakımdan  insanı,  kendi  kendisinin  esaretinden  kurtarmak
                        oldukça  zordur.  Đş,  düşüncelerin  elindedir,  şekiller  düşüncelere  bağlıdır
                        ve  onların  âletidir.  Aslında  dış  düşmanlarla,  şekillerle  uğraşırken  de

                        1
                         Mesnevi. 1/1320-1330, 3041
                        2
                         Dîvan-ı Kebîr, cilt 5. s. 482(6624), 483-484(131 ve 132. gazeller), 327(3999)
                        3
                         Fîhi Mâfih. s.10-11.
                         Dîvan (2). s. 498(6513)
   177   178   179   180   181   182   183   184   185   186   187