Page 283 - Mevlana'nın Eğitim Görüşleri
P. 283
duyan yüce Tanrı'nın bize eş olarak gönderdiği aşk ile canların her
zerresi duyarlı hale gelir.
Sevgi ile güzellik arasında bir bağlantı vardır; her güzel sevilmez
ve sevilmesi de gerekmez, ancak sevilen kimse güzeldir. Güzellik,
sevilmiş olmanın, sevimliliğin bir parçasıdır. Asıl olan sevimli olmaktır;
sevimli olunca güzellik de olur. Leylâ'yı güzel yapan Mecnûn'un aşkıdır.
Sevgi yalnız dış güzelliğe, görünüşe yönelmez; iç güzellik ve o varlığın
anlamı daha büyük önem kazanır. Tok bir kişi yemeğin, ekmeğin dış
görünüşüne, rengine, kokusuna bakar; aç olan ise ekmeğin özüne,
1
anlamına bakar .
Tanrı, kadınları süslemiş, güzelleştirmiştir. Bunu, erkek onunla
yatışsın, erkeğe güzelliği ile eş olsun diye yaratmıştır. Bu şekilde, erkek
erkeklere ne kadar yiğit olursa olsun, kendi kadınının tutsağı olmaktadır.
Su, ateşten üstündür, onu söndürür ama su bir kaba koyuldu, su ile ateş
arasına bir tencere girdi mi, ateş o suyu kaynatır, buharlaştırır, yok eder.
Erkekle kadın arasındaki ilişkiler de buna benzer; görünüşte erkek kadına
üstündür ama gerçekte ona yeniktir. Bu da sevgiden kaynaklanır.
Yaratılanlar içinde sevginin en fazla yoğunlaştığı varlık, insandır.
Hayvanların noksan yaratılışı, başka özelliklerinden ziyade sevgi
noksanlığındandır. Đnsanlarda lütuf ve sevgi arttıkça insanlar
hayvanlardan uzaklaşırlar. "Sevgi, acımak insanlık huyudur; öfkeyle istek
ise hayvanlık huyları. Kadın Tanrı ışığıdır, sevgili değil; kadın sanki
2
yaratıcıdır, yaratılmış değil."
Tanrı'nın yarattığı her şey güzeldir ve yarattıkları içinde de en
3
güzeli insandır. Hak, güzele bakar, güzeli sever . Đnsanlar da güzeli
sevsinler diye varlıkları ve olayları insanın duyu organlarının fark
edebileceği bir şekilde perdelemiştir. Yüce Tanrı, insanlar da güzeli
sevsinler diye bu güzellik ve hoşluk, tatlılık sebeplerini yaratmıştır.
Ancak bütün bunlar nihayet sevginin özü, kendisi değil, kalıbıdırlar. Asıl
aşk, Tanrı aşkıdır; güzelliklerin aslı da ondadır. Tanrı güzelliğinden
başka güzellikler altın suyuna batmış, içi kötü, dışı parlak olan maddelere
benzerler. Dıştaki geçici ışık geçince, bu güzelliğe yönelen aşk da solar,
kaybolur. Duvara, duvardaki resme bir ışık vurmayınca, o bir toprak, taş,
su ve boyadan başka bir şey değildir. Đnsanın sahte ile gerçeği birbirinden
ayırabilmesi, sevgiyi gerçek güzele ve iyiye yönlendirmesi gerekir. Eğer
bu sevgi bu dünyaya, bu dünyanın olaylarına ve varlıklarına yöneltilirse,
burada seven de yok olur, sevilen de. Aşk, Tanrı'ya ait olmalıdır, ondan
4
başkasına beslenen aşk geçicidir .
Yaratıcı Tanrı'nın güzelliği karşısında insanın canı tir tir titrer,
onun aşk şarabından bir yudum içtikten sonra aşk evreninde uçtukça
uçar, her an yeni bir can kazanır, her an yeni bir şey kaybeder. Đstekler
1
Fîhi Mâfih. s.112-113, 244-245.
2
Mesnevi. 1/2445-2446.
3
Mesnevi. 6/2889-2991.
4
Mesnevi. 6/971-986.