Page 113 - Anton Çehov'dan Seçme Hikayeler
P. 113
‒ Bunda şaşılacak bir şey yok, dedi. Gayet basit bir
hikâye. Paraya ihtiyacım var, o da vermiyor. Hâlbuki bü tün
ev, içindeki eşya hepsi babamın. Bütün bunlar benim. Bu
iğne de annemden kaldı. Her şey, her şey benim. Hep sini
elimden aldı, hepsine hükmediyor. Mahkemelik ola mam ya.
Siz düşünün bunu. Israrla rica ediyorum. Affe din ve kalın.
Tout compendre? Tout pardonnez! Kalacak mısınız?
Maşenka titremeye başladı ama kesin bir sesle:
‒ Hayır, dedi. Lütfen beni yalnız bırakın.
Nikolay Sergeviç, bavulun yanındaki tabureye otura rak:
‒ Eh, Tanrı yardımcınız olsun, dedi. İtiraf edeyim ki ben,
onurunun kırıldığını, hakaret gördüğünü bilenleri se verim.
Burada bütün bir hayat oturur, sizin bu kırılmış yü zünüze
bakardım. Demek kalmıyorsunuz? Anlıyorum, za ten başka
türlü de olamazdı. Evet böyle. Sizin için iyi ama benim için
buvv. Bu zindandan bir adım atamam. Malikânelerimden
birine gitmeye kalksam orada da hep bizim hanımın çıplak
soytarıları oturuyor. Kahyalar, çiftçi ler, hepsinin Allah bela-
sını versin. Sığındıkları yerleri bo yuna rehine koyuyor, kur-
tarıyor, gene koyuyorlar. Balık tutulmaz, ot çiğnenmez, ağaç
kesilmez. O anda:
‒ Nikolay Sergeviç, diye Fedosya Vasilyevna’nın se si du-
yuldu. Agnia, beyefendiyi çağırsana!..
Nikolay Sergeviç, hemen kalkıp kapıya doğru yürüye rek:
‒ Demek kalmıyorsunuz, diye sordu. Kalsaydınız iyi olur-
du. Akşamları size uğrar, dereden tepeden konuşur duk. Ha?
Kalın, kalın canım. Siz de gideceksiniz, evde yü züne bakıla-
cak insan kalmayacak, ne korkunç şey!
t ANTON ÇEHOV’DAN SEÇME HİKÂYELER