Page 131 - Anton Çehov'dan Seçme Hikayeler
P. 131
‒ Kadından yana da öyle. Köftehor (Arabacı güldü, ba-
şını çevirdi.). Rezalet vesselam. Yedekte on tane kadar bu-
lunduruyor. İki tanesi kendi evinde oturuyor. Biri şu, Nas-
tasya İvanovna, vekilharç gibi bir şey. Öteki de kahrolasının
adı neydi? Hah, Lüdmila Semyonovna, kâtip yeri ne. Ama
Nastasya başta gelir. O ne derse o olur. Posu din’i kukla gibi
oynatıyor. Her şey onun elinde. Ondan korktukları kadar
Posudin’den bile korkmuyorlar. Ha ha... Üçüncü aşifte de
Kaçalniy Sokağı’nda oturuyor. Ke pazelik!
Posudin kızararak:
“Adlarıyla biliyor, diye düşündü. Hem de kim biliyor?
Şehre bile inmeyen bir köylü, arabacı... Ne rezalet! İğ renç,
bayağı bir şey!”
Sinirli sinirli:
‒ Bütün bunları nereden biliyorsun, diye sordu.
‒ Söylüyorlar. Kendim görmedim ama işittim. Hem öğ-
renmek zor mu sanki? Uşakla seyisin dilini kesemez sin. Bel-
ki Nastasya da sokak sokak dolaşıyor, talihinden söz ederek
övünüyordur. İnsanların gözünden hiçbir yere kaçamazsın.
İşte örneğin bu Posudin yeni bir âdet daha çıkardı. Teftiş-
lere gizli gitmek adeti. Eskisi bir yere git mek istedi mi bir
ay önce haber verirdi. Yola çıktığı za man da öyle bir velvele,
öyle bir gürültü koparırdı ki Al lah korusun! Önden atlılar,
yandan atlılar, arkadan atlılar koştururdu. Gideceği yere gi-
der, uyur, yer içer, sonra hay di bakalım iş üzerinde çene çal-
maya. Çene çalar, tepinir, gene uyur, geldiği gibi geri döner.
Şimdiki de bir şey duydu mu gizlice, çabucak oraya gitmeye
kalkışır, kimse görmesin, anlamasın diye. Maskaralık!
t ANTON ÇEHOV’DAN SEÇME HİKÂYELER