Page 36 - Son İbni Siracın Maceraları
P. 36
İbni Hamit yola çıktı. Rüzgârlar onu Afrika kıyıla-
rına ulaştırdı. Oraya vardığı anda annesi son nefesini
vermişti. Tabutuna kapanarak ağladı. Aylar geçti. Yur-
dundan uzak kalan İbni Sirac kâh Kartaca harabeleri
arasında dolaşarak, kâh Saint Louis’nin mezarı üzerine
oturarak Gırnata’ya gideceği günü bekledi. Nihayet o
gün geldi. İbni Hamit bir gemiye bindi ve Malaga’ya
doğru yol aldı. İspanya’nın ilk görülen burunlarını en-
dişeyle karışık ne büyük bir sevinç ne büyük bir heye-
canla karşıladı. Acaba Blanca onu bu yerlerde bekliyor
muydu? Çölün palmiyeleri altında onun için yanıp tu-
tuşan zavallı bir Arabı hâlâ hatırlıyor muydu?
Sante-Fe dukasının kızı yeminlerine sadık kalmıştı.
Babasına, onu Malaga’ya götürmesi için rica etmişti. Is-
sız kıyıları çevreliyen dağların tepesinden uzaktaki ge-
mileri, süzülüp geçen yelkenlileri gözleriyle takip edi-
yordu. Fırtınada rüzgârdan kabarmış denizi korku ile
seyrediyordu. O zaman, bulutlar arasında kaybolmayı,
o tehlikeli deniz yolculuğunda bulunmayı, İbni Hami-
din hayatını tehdit eden aynı dalgalarla ıslanıp aynı
kasırgada sürüklenmeyi ne kadar istiyordu. Acı acı
öten bir martının büyük kıvrık kanadlariyle dalgaları
yalıyarak Afrika sahillerine doğru uçtuğunu gördüğü
zaman, sevgilisine söylemesi için ona, aşkla kıvranan
bir kalbin bütün çılgınca arzularını ve bütün tatlı aşk
sözlerini fısıldıyordu.
Bir gün, kumsalda dolaşırken yüksek burnu, eğri
direkleri ve üç köşe yelkeni Mağribîlerin zarif ustalı-
SON İBNİ SİRAC’IN MACERALARI • 35