Page 228 - Türkiye Cumhuriyeti Millî Eğitimi Kuruluşlar ve Tarihçeler
P. 228

200

              time  karşı  durumu  da  betimlenmiştir.          ’’Maarifi   umumi­
              ye  Nezareti  tarihçei  teşkilât  ve  icraatı*  başlıklı  eseri  yazan
              Mahmut  Cevat  bey,  bu  önemli  belgenin  bir  örneğini  kitabı­
              nın  başına  geçirdikten  sonra  şöyle  diyor:  “Görülüyor  ki  o
              zamanlarda  ahali  çocuklarını  mahalle mekteplerine bile gön­
              dermeye mütemayil değilmiş.  Mahalle mekteplerinde ise;  hoca
              yahut  imam  efendi  tarafından  hica,  Kuran  ve  yazı  karala­
              ması  taliminden  sonra  bazı  imam  ve  müezzin  çocukları  hıf­
              za  çalışmak  gibi  iptidaiyattan  başka  hiç  birşey  öğretilmezdi.
                   Kaleme  girecek  olanlar  on  iki  on  üç  yaşlarında  devama
              başlar  ve  birçok  zaman  çıraklık  ederdi.
                  Ashabi  yesarın  evladı  hususi  muallimlerden  ders alır,  bu
              da  arabî,  farisi  ve  biraz  da  şirü  inşadan  öteye gitmezdi.  Fev­
              kalâde zekâya malik  bazı gençlerin  içtihadı  zatileriyle  erbabı
              kemale  intisap  ve  tahsili  uluma sayü geyret  etmeleri  ahvali
              istisnaiyeden  olup  böyle  çıraklık  ile  yetişebilen  insanlar  mi-
              yanında nücum, hendese,tıp, hat  ve musiki gibi  ulumüfünuna
              ınüntesip  olanlar  dahi  bulunurdu.
                   Bir  de  ricali  devletin  menşei  kadimi  olan  Enderunu  Hü­
              mayunda  ders  okunur  ve  bazı  üdeba  ve  ashabi  malûmat
              yetiştirilirdi.  Bundan  fazla  tahsil  Medarisi  kadimeye  münha­
              sır  olarak  Babımeşihatta müteşekkil  Ders  Vekâleti  tarafından
              idare  olunurdu.  “Devleti  Gsmaniyede  kadim  Maarif Nezareti
              işte  bu  ders  Vekâletidir,,.
                   Geçen  asırdaki  maarifsizliğin  derecesini  anlamak  için
              tarihi  Lutfinin  üçüncü  cildinde  ve  1245  senesi  vakayii
              meyanında  muharrer  olup  aynen  nakl  olunan  fikrai  atiyeye
              bakınız:  (Tefeyyüz  edecek  ketebe  ulumi  arabiye  ve  farisiye-
              den  behredar  olmadıkça  tahsili  fenni  kitabet  edemiyeceği
              bedihesiyle  bundan  akdem  Babı  Defteri  ketebesine hoca  Per­
              tev  Efendi  Müderris  tayin  oulunduğu  misillu  Babıâli  şakir-
               dani  aklâmına  şairi  meşhur  Ayni  Efendi  Hoca  nasbolundu)*
                   1824  Fermanında  istanbuldan  bahsolunmaktaydı.  Ancak
               mevcut  Sıbyan  okulları  bile  ileriye  sürülen  ödevi uygulamı-
               ya  yetmediği  için  Fermanın  hükmü  Başkentte  bile yürütüle­
               memişti.  (1838)  yılında  mahallelerdeki  sıbyan  okullarına dü­
               zen  verilerek  Rüştiye mektepleri  açılmasına  “îradei  seniye*
               çıktı. “Mekâtibi rüşdiye* terimini  ikinci Mahmut bulmuş, ortaya
               koymuştu.  Bu  mektepler  hakkındaki  “Meclisi  ümuru  nafia,,
               lâyihasından,  rüştiyelere  daha  evvel  kurulmuş  bulunan  ve
   223   224   225   226   227   228   229   230   231   232   233