Page 102 - Türkiye'de Eğitim Bilimleri Tarihi Üzerinde Bir Araştırma
P. 102
74 TÜRKİYE’DE EĞİTİM BİLİMLERİ TARİHİ
ÖZET VE SONUÇ
Birinci Meşrutiyetin ilânından (1876) ve kısa bir süre sonra yeniden
mutlakiyete dönülmesine karşın, Türkiye’de eğitim bilimlerinde ve öğ
retmen yetiştirme konusunda göze çarpar bir ilerleme olmuştur. Bundan
sonra, artık ülkede öğretmen okullarının sayıları artmaya başlamış ve
buralarda bu okulların en önemli dersi olan “meslek dersleri’’ bir prog
rama göre okutulmaya ve hatta ders kitapları yayımlanmaya başlamıştır.
Bununla ilgili olarak elimizde yeterli belgeler vardır.
1874 (1290) da Selim Sabit Efendi’nin “Rehmüma-i Muallimîn’’i ya
yımlanmıştır. Bunun öğretmen okullarında okunduğuna dair kesin bir
bilgimiz yok ise de, o zaman pek revaçta olan “usul-i cedide”yi sa
vunduğuna göre, meslek derslerinde okunduğuna ve zamanın öğ
retmenlerinin büyük bir ihtiyacını karşıladığına hükmedilebilir.
İkinci olarak, 1878 ve 1879’da Darülmuallimat’ta ve Da-
rülmuallimin-i Rüşti’de öğretmenlik yapan Aristokli Efendi’nin “llm-i
Terbiye-i EtfaP’ini sayabiliriz. Gerçi, elimizdeki nüshasının yayımı
1907’dedir ve Süleyman Paşazade Sami Bey tarafından eklemeler ya
pılarak yayımlanmıştır. Yayımlanmamış olsa bile, öğretmen okullarında
da çalıştığına göre, müsvettesinin yazarı tarafından okutulduğu ileri sü
rülebilir. Kendisi, aynı zamanda Mülkiye’de Fransızca dersi okuttuğuna
göre, bunun da kaynağının Fransızca bir ya da birkaç eser olduğu dü
şünülebilir.
Bundan sonra yayımlanan eğitim bilimleri kitabı, Ankara İdadi Mek
tebi müdürü bulunan aynı zamanda Ankara Muallim Mektebi’nde meslek
dersleri öğretmeni olan Musa Kâzım Bey’in “Rehber-i Tedris ve Ter-
biye”dir. İki küçük ciltten ibaret olan bu kitabın birinci cildi 1894’te,
ikinci cildi de 1897’de yayımlanmıştır. Yine 1897’de yayımlanan İs
tanbul Darülmuallimat (Kız Öğretmen Okulu) öğretmeni Ayşe Sıdıka
Hanım’ın “Talim ve Terbiye Dersleri’’ adlı kitabı, 1895’te değişen yeni
öğretim programı’na uygun olarak Türkçe yazılmış ilk eğitim bilimleri
ders kitabıdır. Bu bakımdan, diğerleri içinde ayrı bir önem taşır.
Bu eserden anladığımıza göre, bu dönemde eğitim anlayışlarında
eski katı tutumların yerine, nisbeten daha yumuşak bir eğitim anlayışı
geçmiştir. Eğitim sorunlarının açıklanmasında mantıksal bir yöntem uy
gulamaktadır. Laik bir görüş ve düşünüş henüz yoktur. Öğretim yön
temleri bakımından da zaman zaman gözlem, deney, çözümleme ve bi
reşim (sentez) den söz ediliyorsa da, gerçekte, takrir, som - cevap ve
hatta yazdırma yönteminden ileri gidilememiştir, örneğin, Ayşe Sıdıka