Page 190 - Mevlana'nın Eğitim Görüşleri
P. 190

sayılar,  şekiller,  kabuklar  doldurursak  ve  gönül  aynası  da  paslı  ise,
                        düşünce, aynanın sonsuzlukları içinde saçmalar gider. Böyle bir durumda
                        gönüldeki düşünceleri temizlemek, maddelerin şekil ve kabuklarını dışarı
                        atmak, gönlü temizleyip cilalamak gereklidir. Ancak bundan sonra gönül
                        her  şeyin  özü,  anlamı  ve  amacı  ile  ilgilenebilecek,  Allah'ın  "gerçeklik
                                             1
                        durağı”nda oturacaktır .

                               Mevlâna için, “gerçeğe ulaşma” ancak sevgi ve aşkla olur. Ama
                        aşka  da  düşünce  engel  olmaktadır.  Bu  açıdan  gazellerinin  çoğunda,
                        Mevlâna, madde dünyası ile ilgili düşüncelere karşı çıkmıştır. Ona göre
                        bu  yolda  kaygıya  ve  düşünceye  dalmak,  her  kökü  yakıp  yandıran  gaz
                        yağına  dalmaktır.  Düşünce  ve  kaygı,  üstüne  düşülmesi  haram  olan
                                        2
                        tuzaklara  benzer .  Ona  göre  düşünce  adama  ayıklık  vermektedir,  bu
                        nedenle düşünceden bezmiş, onun yüzünden perişan olmuş ve eline fırsat
                                                           3
                        geçtiğinde  de  düşünceyi  aşmıştır .  Kendi  aşk  anlayışına  çağırdığı
                        insanlara da şöyle çağrıda bulunmaktadır:

                                              "Bir an olsun düşüncelerden vazgeçsen ne olur?
                                              Balık  gibi  bizim  denizimize  dalsan,  orada
                                              dalgalar yutsan ne çıkar?

                                              Düşüncelerinden  uyur,  onlardan  vazgeçersen,
                                              Ashab-ı Kehf'den sayılırsın.

                                              Düşüncelerden  mukaddes,  münezzeh  bir  nûr
                                              kesilirsin, Ne olur bu hale gelsen?
                                              …
                                              Sanki bir gizli incisin amma şu samanlıkta toprak
                                              rengini almışsın. A güzel yüzlü, ne olur yüzündeki
                                              tozu-toprağı bir yıkasan da arınsan.

                                              Padişah oğlusun sen, Cebrail'in bile secde ettiği
                                              varlıksın sen. Ne çıkar a yoksul, babanın yurdunu
                                              bir arasan?
                                              …
                                              Tümden ayrılmış bir parçasın, bedenden ayrılmış
                                              bir  elsin  ancak;  bari  bundan  böyle  bizden
                                              ayrılmasan ne olur?

                                              O  vakit  başsız  kalırsın,  malın-mülkün  gider,
                                              hırstan,  kibirden  ayrılırsın,  işte  o  zaman  ululuk
                                              evreninde  baş  gösterir,  görünürsün,  ne  olur
                                              bunu-yapsan?

                                              Tanrı  zikrinden  bir  şerbet  iç  de  düşünceden
                                              kurtul.

                        1
                         Mesnevi. 1/3500-3512
                        Kur'ân-ı Kerim. 54/55.
                        2
                         Dîvan-ı Kebîr. cilt 3. s.36(229-232)
                        3
                         Dîvan-ı Kebîr, cilt 1. s.95(878).Dîvan (2). s.340(4382), 586(7780), 618(8214-8215)
   185   186   187   188   189   190   191   192   193   194   195