Page 250 - Mevlana'nın Eğitim Görüşleri
P. 250
dışardan insanın içine akan nehire benzer, bu nehir kesildi mi içerisi
kurur. Gönüldeki aklın bilgisi ise, kaynağı içerde olduğu için hiç bir
1
zaman kurumaz .
Bilgiyi yaratan, düzenleyen yüce Allah'tır; bu bakımdan bütün
bilgilerin kaynağı O'dur. Đnsanlar ancak onun koyduğu ilâhî ve dünyevî
yolları, sırları bilebilirler. Bu bilmede de insanlar kademe kademe
sıralanırlar. Đnsan bilgide ne kadar yükselirse, bilgi ile Allah arasındaki
bağlantıyı, bilginin kaynağını daha iyi bileceği için daha mütevazı olur.
Bu anlamda insan yükseldikçe alçalır. Oysa bilginin alt seviyesindeki
kişiler, bilginin kendi içindeki gücü ve bilgiyi bilenlere verdiği güç ile
şımarırlar ve kendilerini yüksek görmeye başlarlar. Bu nedenle, insanları
bilgi yolunda mümkün olduğunca ilerletmek gerekir.
Yüce Tanrı sadece insanlara değil, yarattığı her varlığa bir akıl
vermiştir ve O'nun iradesiyle cereyan eden bütün olayların da bir mantığı
vardır. Başka türlü akılsız ve mantıksız bir yaratma, kontrolsüz bir
olaylar zinciri zaten Tanrı'nın yüceliğine ve Tanrılığına yakışmazdı. Akıl
ve bilgi bakımından bu kadar cömert olan, taşa, sopaya bile bir bilgi
veren yüce Tanrı'nın en çok bilgi verdiği varlığın da insan olduğu
düşünülürse, insanın evren içindeki değeri ve görevi daha iyi anlaşılmış
olur.
Mevlâna, dünyada çalışıp öğrenerek elde edilmiş bilgiyi "bedenler
bilimi", öldükten sonra gerekli olacak bilgiyi de "dinler bilimi” olarak
adlandırmaktadır. Başka bir deyişle, "ene'l-hakk” bilimini bilmek
2
bedenler bilimi, "ene'l-hakk” olmak ise dinler bilimidir . Ateşi, ışığı
bilmek ayrı, bir nûr içinde yaşamak ayrıdır. Mutlak olan bir gerçek ve bir
görüş vardır; onun dışındakiler ise hayaldir. Gerçi hayalden hayale fark
vardır; herhangi bir kişinin bir ev tahayyül etmesiyle, binlerce ev çizmiş
ve yapmış olan bir mimarın ev hayali birbirinin aynı değildir. Ama
hayaldeki ev ile yapılmış-bitmiş ev arasında da büyük bir gerçeklik farkı
vardır. Hayaller arasında farklar olduğu gibi görüşler arasında da farklar
vardır. Birbirinden farklı karanlıklar içinde yedi yüz hayal perdesi vardır,
3
aydınlıklar içinde gerçeğe tekabül eden yedi yüz de nûr perdesi vardır .
Mevlâna dünya bilgisini, bedenler bilgisini değil, Tanrı bilgisini
istemektedir.
“Đlmim de O'nun kabul ettiği ilim ancak, amelin
de; bundan başka makbul olan bilgiden de
4
bezmişim, ibadetten de."
Bütün bilgi ve hüner, vahiy ile başlar; akıl, daha sonra esası vahye
dayanan bu bilgi ve hünere bir şeyler katar. Akıldaki anlama ve belleme
1
Mesnevi. 4/1960-1968.
2
Fîhi Mâfih. s.347
3
Dîvan(1). s.367(2838), 369(2868), 380(2988).
4
Dîvan-ı Kebîr, cilt 5. s.280(3293).