Page 335 - Mevlana'nın Eğitim Görüşleri
P. 335
gözün içindeki bir ışık, yüzdeki bir renk değişmesi değişik durumlarda
hem soru hem cevap olabilmektedir. Varlıkların birbiriyle ilişkileri de
böyledir. Altının mihenk taşına vurulması altına sorulan bir soru ve
ortaya çıkan sonuç da altının ona cevabıdır. Açlık veya yemek yerken
hissedilen tokluk, vücudun soru ve cevabıdır. Doktor hastanın nabzını
ölçerken kalbe soru sormakta, damarın atış sayışını bularak cevabını
almaktadır. Tohum ekmek, ağaç dikmek sorudur; ürünleri ve meyveleri
toplamak dilsiz bir cevaptır. Tabiattaki bir çok soru ve cevap sessiz
olarak cereyan etmektedir. Tıpkı insan kafasında ve gönlünde cereyan
eden sessiz tartışma ve hesaplaşma gibi. Bu arada, tabiatın soru-cevap
şeklinde akışı içinde, cevap vermemenin de bir cevap olduğunu bilmek
gerekir. Tohum ekilip de ekin çıkmıyorsa, bu, cevap vermemek şeklinde
bir cevaptır. Đnsanın yaptığı her hareket sorudur ve bu hareket sonunda
1
üzüntüsü, sevinci ve hareket esnasında karşılaştığı her şey bir cevaptır .
Soru sormak, öğrenmenin başlangıcıdır. Bazen soru sormak
öğretmenin de başlangıcı ve en etkili vasıtalarından biri olabilir. Bir soru
kişiye pek çok şey anlatabilir, onun kafasındaki pek çok şey anlamsız
bilgi ve algı parçalarını anlamlı olarak düzenlemeyi ve sistemleştirmeyi
sağlar. Sorular zihindeki binlerce düzensiz veriyi defalarca gözden
geçirmeyi, çevreyi sistemli algılamayı sağlar. Sorular insan zihninin
dinamolarıdır; hem iç çalışma ve değerlendirmeyi başlatır hem de dış
2
algıları teşvik eder. “Soru, bilginin yarısıdır.“
Bir taraftan sorular insanı bilgiye götürdüğü gibi, öte yandan soru
da bilgiden çıkar, cevap da. Varlıkların oluşmasında toprak nasıl merkezî
bir rol oynuyorsa, gül de diken de balçıktan bitiyorsa; soru ve cevabın
oluşmasında da bilgi öylesine asıl bir yer tutar. Konuya başka bir açıdan
bakarsak, sapıklık da bilgiden meydana gelir, doğru yolu bulma da; sevgi
de bilgiden doğar, tiksinme ve nefret de.
Soru sormak, düşünmenin başlangıcıdır. Ancak bazen gereksiz ve
yanlış soru sormak anlayışı uzatır ve güçleştirir. Bazen soru sormayıp
sabretmek, bilgiye ve amaca kolayca ulaşmayı sağlar. Soruyu içten sorup
dıştan sabrederek yapılan dikkatli bir gözlem, kolayca amaca ulaşmayı
3
sağlar .
Cevapların doğru olabilmesi için, soruların doğru sorulması
gerekir. Đçindekine değil de çarşafına, giyimine âşık olan yanılır. Bir
hayvana bir şey atılsa, yemeden önce bir koklar. Đnsanların koklaması
zayıftır ve onun yerine aklı ve gönlü vardır ama çoğu kez meselelerin
üzerine akıl ve gönül kontrolünü yapmadan gideriz. Soruları yanlış
sorarız ve aldığımız cevapların niçin yanlış olduğuna şaşarız. Doğru
4
sorulara doğru cevaplar verildi mi, “soru, bu cevapta yok olur gider.”
Tıpkı suyun şarap içinde, yanan şeylerin ateş içinde yok olmaları gibi.
1
Fîhi Mâfih. s.230-232.
2
Mesnevi. 4/3008.
3
Mesnevi. 3/1836-1878.
4
Dîvan-ı Kebîr, cilt 3. s.393(3797).

