Page 474 - Türkiye'de Eğitim Bilimleri Tarihi Üzerinde Bir Araştırma
P. 474

446              TÜRKİYE’DE EĞİTİM BİLİMLERİ TARİHİ

                Öğretmen,  özellikle ilkokul öğretmeni  kalitesini etkileyen en önemli
            başka  bir etken  de,  ilkokul  öğretmeni  yetiştiren  okullarda  ilkokul  ders­
            lerinin öğretimiyle ilgili  dersleri, hiç  ilkokul öğretmenliği  yapmamış öğ­
            retim  elemanlarının  öğretmesidir.  1952  yılına  kadar,  bu  dersleri,  pek
            çoğu,  ilkokul  öğretmenliği  de  yapmış  olan  “meslek  dersleri   öğ­
            retmenleri  okutuyordu.  Bu  gelenekten  ayrılmak  ile  öğretmen  kalitesinin
            tartışılır hale  gelmesinde  bir paralelik  vardrr.  Amerika da da,  iyi  bir or­
            taöğretim öğretmeni  olabilmek  için bile,  iyi  bir ilkokul  öğretmeni  olmak
            ve  alanında  deneyim  sahibi  olmak,  aranan  bir  nitelik  olarak  gö-
            rülmüştür.(EK:23)
                Öğretmen  yetiştiren  okul  ve  kuruluşlar  üniversiteye  devredildiği
            1982  yılından  sonra,  öğretmen  yetiştirme  sorumluluğu  ile  ilgili  kararlar
            “Yüksek  Öğretim  Kurulu”  (YÖK)  adı  verilen  bir  kuruluşa  verilmiştir.
            Millî  Eğitim  Bakanlığı,  öğretmeni  işe  alma  (istihdam  etmekle)  ve  ça­
            lıştırmakla  görevlendirilmiştir.  Eskiden  bunun  her  ikisi  aynı  kuruluş
            olan  Millî  Eğitim  Bakanlığı  tarafından  yapılıyordu.  Bu  durumda,  öğ­
            retmeni  yetiştiren  ve  çalıştıran  kuruluşlar  arasında  bir  kopukluk  ol­
            muştur.  Zaman  zaman  yapılan  eşgüdüm  toplantıları  pek  yararlı  ol­
            mamış,  bu  durum,  zamanla,  birbirini  tamamlama  yerine,  birbirinden
            iyice ayrılma noktasına gelmiştir.
                Millî  Eğitim  Bakanlığı’nın  öğretmen  yetiştirmedeki  geleneği,  üni­
            versitenin  kendi  geleneği  ile  uyum  içinde  olmamıştır.  Bu  uyuşumu,  öğ­
            retmen  yetiştiren  kuruluşların eski  mezunlan, üniversitede görev  alarak,
            sağlamaya çalışmışlarsa  da,  bazı  yerlerde  yeterli  olamamışlardır.  Bun­
            ların en elirgin özelliği, öğretim elemanlarının tutum ve davranışlarıdır.
                Bu  farklılığın  temelinde,  eğitim  anlayışı  (pedagojik  formasyon)
            farklılıkları  vardır.  Öğretmen  yetiştiren  okullarda  öğrenci  ile  öğretmen,
            öğretmenler ile öğretmenler arasında sıkı bir işbirliği anlayışı egemendi.
             Bu  da  öğrencilerle  sınıfta,  öğretmenlerle  öğretmen  odalarında  sag-
             lanıyordu.  Buralar, her an, öğrencilerin ve okulun eğitim sorunlarının ko­
             nuşulduğu,  çareler  aranıldığı  bir  yerdi.  Bölümün  ve  okulun  öğretmen
             toplantıları  yanında,  sık  sık  “zümre öğretmen toplantıları” (aynı dersleri
             okutulan öğretmenlerin toplantıları) yapılıyordu. Bu, eğitim ve öğretimde
             birliği,  bütünlüğü  ve  sonuç  olarak  da  öğrencilerin  ve  öğretmenlerin  ba­
             şarısını  sağlayan  bir  etken  oluyordu.  Bu  okullar  üniversiteye  geçtikten
             sonra buna imkân kalmamıştır. Öğretim elemanları, ayrı odalarda oturur
             hale gelmiştir; kararları, kendileri dışında, belli kurullar verir olmuştur.
   469   470   471   472   473   474   475   476   477   478   479