Page 120 - Anton Çehov'dan Seçme Hikayeler
P. 120

İnsan budalayı dövmez se vebali kendi boynuna kalır. Hele
            işin içinde iş olursa, düzensizlik varsa...
               ‒ Ama müsaade edin, bu düzensizliğe bakacak insan lar
            var, jandarma var, muhtar var, jandarma komutanı var.

               ‒ Jandarma her şeyi göremez. Hem de jandarma be nim
            gördüğüm gibi görmüyor ki.
               ‒ Bir türlü anlamıyorsunuz. Bu sizin işiniz değil ki.
               ‒ Ne dediniz, ne dediniz? Benim işim olmaz olur mu hiç?
            Şaşılacak şey doğrusu. Elâlem münasebetsizlik ede cek, benim
            işim değilmiş. Onları dövmeyip de övüp gökle re mi çıkar-
            malı imişim? Bakın, şarkı söylemeyi yasak etti ğim için size
            şikâyet ediyorlar. Şarkı karın doyurmaz ki. İşlerini güçlerini
            bırakıp şarkı söylüyorlar. Bir de geceleri ışık yakıp oturmak
            âdetini çıkardılar. Yatıp uyumak lazım, onlarsa konuşup gü-
            lüyorlar. Defterimde hepsi yazılı, hep si.
               ‒ Yazılı olan ne?
               ‒ Işıkta kimlerin oturduğu.
               Prişibeyev cebinden yağlı bir kâğıt çıkarıyor, gözlük lerini
            takıyor, okumaya başlıyor:
               ‒ Işıkta oturan köylülerin adları: İvan Prohoriv, Sava Mi-
            kiforov, Pyotr Pyotrov. Bir askerin dul karısı olan Şustrova,
            Semen Kliskov’la ahlaksızca, kanunsuzca beraber yaşıyor. İg-
            nat Sveçkov büyücükle uğraşır, karısı Mavra’da cadıdır. Gece-
            leyin öbür köylülerin ineklerini sağar.
               Yargıç:
               ‒ Yeter artık, diyor. Şahitlerin ifadesini almaya başlı yor.




                                    ANTON ÇEHOV’DAN SEÇME HİKÂYELER t
   115   116   117   118   119   120   121   122   123   124   125