Page 7 - Manas Destanı
P. 7
Kırgızlar XVI. yüzyıla kadar tam manasıyla Şamanist olmuşlardır. Kırgızlarda
Müslümanlık taassubu Budist Çinli ve Kalmukların devamlı saldırışları ve yağmaları
sonucunda meydana gelmiştir. XIX. yüzyılın ortalarına kadar onların Müslümanlığı,
çok basit İslami âdetlerden ibaretti. Melekler hakkındaki inanışları Şamanistlerin iyi
ruhlar hakkındaki inanışlarından farksızdır. İyi ruhlara Orta Asya Müslümanları
gibi “ferişte” derlerdi. İnanışlarına göre her kahramanın bir “ferişte”si vardı. Alp
mağlup olursa feriştesi de yenilirdi... Mal ve servetin bekçisi “ferişteler” vardı. Manas
Destanı’ndaki bu “ferişte” Yakut Şamanlığındaki “ije kııl” dan (kişinin eşi olan ruh)
başka bir şey değildir. Gerçek Müslümanlara göre düpedüz küfür sayılan “Ben ken-
dimi Tanrı bilirdim, yaralanlıktan sonra anladım ki ben Tanrı değilmişim.” sözleri
Manas’ın sözleridir. Askerleri ve arkadaşları Manas’ı överken “üstümüzdeki Huday-
Tanrı gibi” diyorlar. Manas’ın kırk yiğidinin ileri gelenlerinden biri olan İhtiyar
Kırgıl “üzerimizdeki beyimiz havadaki, gökteki Tanrı gibi” diyor. Manas’ın babası
Cakıp Han Manas’a hitap ederken “Üzerimizdeki Huday Tanrı gibi karşımdasın.”
diyor. Destan şairi, Manas’ın silah arkadaşı Almambet’in kahramanlığını anlatırken
“yukarıdaki Tanrı gibi” diye tavsif ediyor.
Büyük dileklerde kurbanlık hayvanı öldürme, tıpkı Altaylı Şamanist Türklerde
olduğu gibi hayvanın karnını yarıp yürek ve ciğerlerini çıkarmak suretiyle olduğu an-
laşılmaktadır (Radloff, s. 518: “Hecin devenin göğsünü yarıp ciğerini çekip çıkardı da
oğlu Bolat’ın başına vurdu.”) Bu ayinden sonra Bolat abdest alıp namaz kılıyor! “Ben
ölürsem mezarıma Açbudan atımı bağlayıp bırakınız!” diye vasiyet ediyor.
Ç. Valihanov tarafından tavsif edilen Han Köketay’ın defin töreninde İslami de-
fin töreninden hiç eser yoktur. Bu defin Zerdüştçülük karışık Şamanizm defnidir.
Manas’ın birinci ölümü hikâyesinde de müslümanların defin törenlerinden hiç eser
yoktur.
*
* *
XX. yüzyılda yazılmış olduğu tahmin edilen ve Zeki Velidi ile Macar âlimi von
Almaşı’nın gördükleri sonradan kaybolmuş, şimdiye kadar bulunamamış olan iki nüs-
hanın İslamiyetin büyük tesiri altında yazılmış olduğu, bu iki bilgin tarafından haber
verilmiştir.
Bizim hülasasını yaptığımız Sagımbay Orazbakoğlu (1867-1930) rivayeti olan
Manas trilogiası, 1912-1913 yıllarında tespit edilmeye başlanmış ve 1930 yılına ka-
dar yani 18 yıl devam etmiştir. S. Orazbakoğlu’nun Manas, oğlu Semetey ve torunu
Seytek’in destanı (trilogiası) 180.378 mısra olup bunun dört cilt olarak tahminen 105
bin mısrası yayınlanmış, kalan kısmı Kırgızistan İlimler Akademisi kütüphanesinde
mahfuzdur.
Manas Destanı’na İslamiyetin tesiri meselesine gelince bu tesir, Radloff’un, hele
von Almaşı’nın dedikleri gibi “öldürücü” değildir. İslamiyetin tesiri çok kuvvetli olan
dinî bütün Sagımbay’ın Manas trilogiasında bile, bu eski Şamanizm inanışları, ara
sıra çok kuvvetli şekilde kendisini göstermektedir. Hele ant törenleri ve ant formül-
leri destanın başından sonuna kadar Şamanizm kurallarına göre yapılmaktadır.
Evlenme, nikâh, defin törenleri (hele ölüyü sütle yıkamak) İslamiyete hiç uymayan