Page 6 - Mevlana'nın Eğitim Görüşleri
P. 6
Đnsanımızın yüzyıllar boyunca inandığı gerçeğin en temiz, en
yüce şeklini Mevlâna'da gördük. O, bütün hayatı boyunca hep
öğretmenlik ve öğrencilik faaliyetinde bulundu. Uzun aramaları sonunda
bulduğu Allah'ın gerçeklik denizinin sırlarını - bu sırrı bulup bunun
hoşluğu içinde suskun bir hayat yaşayan diğer erenlerden farklı olarak-
devamlı ve bütün anlatım yollarını kullanarak bize aktarmaya çalıştı. Bu
arada kendi coşup köpürmelerinden, kendi yazıp söylediklerinden koca
bir Mevlâna denizi meydana getirdi. Biz, o denizi gördük, ona ulaştık
ama tam içine giremedik, itiraf edelim ki, o denizin içinde dolaşacak
kadar yüzme bilmiyoruz. Bizim faaliyetimiz, olsa olsa Mevlâna denizinin
kıyılarından yapılan bir tanıtımdır. Bu nedenle eserimize "Mevlâna
Üzerine Bir Deneme" alt - başlığını verdik; daha doğrudan ve iddialı bir
adlandırmaya cesaret edemedik.
Öte yandan, Mevlâna üzerine gerek Türkçe gerek yabancı dillerde
çok sayıda araştırmaları okuduk ve değerlendirdik. Ancak çalışmanın
kaleme alınması sırasında, çok mecbur olmadıkça bunları kullanmama
kararı verdik. Çünkü Mevlâna öylesine berrak ve kendisine has bir sistem
idi ki, buna bir şey katmama, bu formülü bozmama, bu suyu
bulandırmamanın daha iyi olacağını düşündük. Doğrudan Mevlâna'yı
dipnot gösterdik, doğrudan ona ulaşasınız istedik. Bunun dışında,
çalışmanın kaynakları olarak yol göstericimiz - Mevlâna'nın kendisinde
olduğu gibi - Kur'ân-ı Kerim ve Peygamberimizin bazı hadisleri olmuştur
ve bunlar zikredilmiştir.
Mevlâna, kendisine dâima Kur'ân-ı ve Hz. Muhammed'in
hadislerini rehber edinen büyük bir islâm düşünürüdür. O, büyük bir vecd
içine girip sık sık Tanrı'nın gerçeklik denizine karışmakta, ama toprak
bedeni onu gene bu dünyaya getirmektedir. O, gene Hz. Muhammed'in
yolundan, Kur'ân'ın ışığıyla o denize ulaşmakta, ama çok geçmeden gene
perdeli evrene dönmektedir. O, Allah'ın gerçeklik denizinde bütün
zıtların belli bir işe yaradığını, bu nedenle evrendeki her şeye karşı
hoşgörülü olmak gerektiğini, bu hoşgörülü bakışın özellikle değişik din,
ırk ve cinsiyetteki insanlara karşı gösterilmesi gerektiğini bildiriyordu.
Onun insan değerlendirmesi kesinlikle şekillerde değil, içteki anlamlar
üzerinde olmaktadır. Đnsan yetiştirirken de söz ve hareketlerin dış
şekillerine değil, bunların içte yer etmesine, özgün olarak içten kaynayıp
coşmasına önem vermiştir.
Bu çalışma, eğitim tarihimizin çok uzun bir döneminde etkili olan
insan anlayışı ve insanın eğitimi üzerindeki temel fikirleri, en gür ve
temiz bir kaynaktan verme denemesidir. Đlerde, eğitim tarihimizdeki
diğer insan ve eğitim anlayışlarını da bir bir tanıtmak şu andaki
ideallerimizdendir.
Buradaki insan ve eğitim anlayışının günümüzde de tam olarak
değerlendirilmesi ve yaşanması dileğiyle...
Malatya, 1991 Mustafa Ergün