Page 8 - Mevlana'nın Eğitim Görüşleri
P. 8

MEVLÂNA'NIN HAYATI VE ESERLERĐ


                               "Mevlâna"  veya  "Mevlâna  Celâleddin  Rûmî”  olarak  bilinen
                        büyük Türk düşünürü Celâleddin Muhammed, 30 Eylül 1207'de Horasan
                        yöresindeki  Belh  şehrinde  doğmuştur.  Babası,  kendi  çağının  büyük
                        mutasavvıflarından  ve  din  bilginlerinden  Bahaeddin  Veled  idi.
                        Mevlâna'nın daha önceki atalarının kimler olduğu hakkında, tarihî olarak
                        doğrulanamayan  bazı  iddialar  varsa  da,  bunlar  üzerinde  durmak
                        gerekmez.  Bahaeddin  Veled,  zamanında  "Sultanü'l-ulemâ"  (bilginlerin
                        sultanı)  lakabıyla  anılırdı;  gerçekten  de  bu  sıfata  lâyık  olabilecek  bir
                        şekilde  dinî  bilimler  ve  tasavvuf  ehlinin  hürmet  duyduğu,  yanından
                        ayrılmadıkları bir kişi idi.

                               Mevlâna'nın  çocukluğu  döneminde,  babası  bütün  ailesini
                        toplayarak Belh kentinden batıya doğru göçe başlıyor. Göçün neden ve
                        ne zaman olduğu konusunda değişik görüşler vardır. Göçün, Moğolların
                        Belh'e girmelerinden bir kaç sene önce olduğu açıktır. Moğolların Belh'i
                        1214 yılında kuşattığı, yakıp yıkıp herkesi kılıçtan geçirdiği düşünülerse,
                        göçün aşağı yukarı 1212 yılında olduğu ortaya çıkar. Göçe neden olarak
                        Bahaeddin  Veled'in  Fahreddin  Râzî  ile,  onun  felsefî  görüşleri  ile
                        anlaşamaması  ileri  sürülür.  Gerçi  Bahaeddin  Veled  hemen  bütün
                        derslerinde  felsefeciler  aleyhine  çok  şiddetli  ve  çok  heyecanlı  şeyler
                        söylüyor; bu da Belh şehrinin tanınmış filosofu Fahreddin Râzî ve onun
                        felsefesine  yakınlık  duyan  Harezmşah  Sultanı  Muhammed  Tekiş'i
                        kızdırıyordu. Vaazlarına "Ey Fahri Râzî, ey Harezmşah!" diye başlayan
                        ve bazen hakarete varan sözler söyleyen Bahaeddin Veled, halk arasında
                        filosofa ve Sultan'a karşı bir hareketin gelişmesine neden oluyordu. Bu
                        gelişmelerden rahatsız olan, ama gene de Bahaeddin Veled'e büyük saygı
                        duyan Sultan, bir gün ona şöyle bir haber göndermiştir: "Şeyhimiz eğer
                        Belh ülkesini kabul ederlerse, bugünden itibaren padişahlık da, ülkeler
                        ve  askerler  de  onun  olsun.  Bana  da  bir  başka  ülkeye  gitmek  için  izin
                        versin.  Çünkü  bir  ülkede  iki  padişahın  bulunması  uygun  değildir."
                        Sultanın  bu  sözleri  Bahaeddin  Veled'i  kamçılamış,  zaten  Moğolların
                        vahşeti dolayısıyla da iyice huzursuz hale gelen, büyük göçlerin başladığı
                        Ortaasya'da,  bir  de  yöneticilerin  bu  şekilde  olumsuz  tavır  almaları
                        Bahaeddin  Veled'in  buradan  göç  kararı  vermesine  neden  olmuştur.
                        Harezmşah  Sultanına,  "Belh  Sultanına  selâm  söyleyiniz.  Bu  dünyanın
                        fani  ülkeleri,  hazineleri,  tahtları  padişahlara  yarışır.  Biz  dervişiz,  bize
                        memleket ve saltanat münasip değildir. Biz gönül hoşluğu ile sefer edelim
                        de,  Sultan  kendi  uyrukları  ve  dostlarıyla  başbaşa  kalsın."  diye  cevap
                        gönderdi.  Harezm  Sultanı,  anlamlı  mesajına  daha  anlamlı  bir  cevap
                        almıştı.  Halkın  da  bu  göç  kararını  duyması,  Belh'te  büyük  karışıklara
                        neden oldu; Sultan'ın Bahaeddin Veled'i ziyaret ederek özür dilemesi de
                        bu kararı değiştirmemişti.
   3   4   5   6   7   8   9   10   11   12   13